Peki, bunun başka bir çaresi yok mu?
İllaki vardır.
Olması da lazım…
Yoksa zamlarla bu işin sonu gelmez.
Zaten bu zamların çoğunu kendimiz üretiyoruz!
Siz hiç semt pazarlarına gittiniz mi?
Hiç bu haftaki fiyatlar geçen haftaki fiyatları tutuyor mu? Veya bir önceki haftakini…
Herkes kendi kafasına göre fiyat koyuyor.
Örnek mi istiyorsunuz.
İşte örnek size…
Bir hafta bir bidon süt yüz Tl oluyor.
Bir bağ pırasa geçen hafta yirmi lira ise bu hafta otuz beş, kırk lira oluyor!
Peki, bahçede otlayan ineği ne etkiledi de sütü yetmiş liradan yüz liraya çıktı?
Ben burada basit iki örnek verdim. Daha bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Gelelim marketlere.
Üç alışveriş merkezine gidin, hemen hemen aynı malı üç ayrı fiyatta olduğunu görürsünüz.
Bu marketler aynı şehirde ve aralarında altı, yedi yüz metre var.
Her an yol parası mı (nakliyat)değişiyor, neleri değişiyor da arada bu farklar oluyor.
Az veya çok…
Memura zam…
Akabinde marketlerde zam…
Emekliye ZAM!
Anında her şeye zam…
Sana zam.
Ona zam.
Peki, bunu sonu neye varacak?
Ben otuz iki yıllık memur emeklisiyim.
Kendi görüşüm; benim makul bir maaşım olsun, devamlı zam olmasın.
Yalnız…
Alacak olduğum malada zam olmasın.
O da makul bir fiyatta yerinde kalsın.
Yıllardır bu hep şöyle olmuştur.
Memura, emekliye zam olacağını duyan piyasa hemen zam furyasını başlatır.
O zaman iş dayanıyor kontrol noksanlığına. Eğer sıkı bir kontrol ve ağır cezai yaptırımlar uygulanırsa herkes kendi hakkına razı olur.
Gençleri bilmem ama yaşlı emeklilerin market, market dolaşıp ucuzunu aramaya dermanı yok.
Onlarda kaderine razı olur.
Unutmayın yarın sizde emekli olacaksınız.
Sağlıkla kalın.