Okullar açıldı. Günlerdir süren telaş ağır ağır sona ermeye başladı. Öncelikle: İyi okul aradık… Okulu bulduk. İyi öğretmen aradık… Onu da bulduk, esası iyi sınıf aramak… Onu da bulduk. Bir oofff çektik değil mi? Ya bunları bulamayan velilere ne demeli? Burada ben bir açıklamayı yılların verdiği tecrübemle yapmak istiyorum. Öncelikle iyi veya kötü öğretmen diye bir şey kabul etmiyorum. Öğretmenin iyisi kötüsü olmaz. Öğretmen sınıfının kapısını açıp o öğrencilerini karşısında görünce her şeyi unutarak o çocuklara gerekli bilgileri vermek için çaba harcar… Bu her öğretmen için geçerlidir. Okula gelince: Birisi çıkmış filan okulda eğitim, öğretim daha iyi der. Herkes anlamadan, dinlemeden o okula yönelir. Neden? Nedeni belli değil. Peki, iyi okullardan mı mezun olanlar hep tekrar iyi okulların yüksek puanlarını alır? Bunu hiç incelediniz mi? O beğenmediğiniz okullardan ne cevherler çıktığını hiç izlediniz mi? Gelelim en iyi sınıfa: Bazı okullarda seçme öğrenci sınıflarının oluşturulduğunu duymaktayım. Sizde duyup çocuğunuzu hemen bu sınıfa vermek için uğraşıyorsunuz değil mi? Bana sorarsanız çok yanlış bir usul. Hem seçme sınıf, hem de seçme sınıfa öğrenci vermek. Çünkü… Her öğrencinin kendine göre bir zekâ üst düzeyi vardır. Üstün zekâlı çocuklar bir sınıfta birleştiğinde; senin çocuğun o sınıflarda alt derecelere düşüp hayal kırıklığına uğramayacağını nasıl garantilersiniz. Hâlbuki normal sınıfta olsa kendini gösterme olasılığı yüzde yüzdür. Öğrenci normal zekâya sahip, azimli ve karalı ise… Veli öğrenci ile ilgilenip okulu ve öğretmeni ile devamlı istişare içinde ise bu öğrenci her okulda, her öğretmen de ve her sınıfta okur ve başarır. Yeter ki siz öğrencinizle ilgilenin… Bu bir öğrenci için başarının temelidir. Tüm Milli Eğitim camiasının yeni öğretim yılını kutlar, sağlıklı ve başarılı bir öğretim yılı geçirmelerini temenni ederim.