Adam sabahleyin kalkıyor…
Etraf puslu…
Elini yüzünü yıkamak için lav obaya gittiğinde birde ne görsün aynada!
Sol gözü kancan ağı…
Demek ki bundan etrafı puslu görürmüş. Hemen üzerini giyip doğruca Aile hekimine gidiyor. Aile hekimi gerekli muayenesini yaparak hastasına ilaç yazmayacağını, hemen bir uzman göz hekimine görünmesini, çünkü yakın zamanda bu gözünden katarak ameliyatı olduğundan riskli olabileceğini bildiriyor. Ardından hastasının beş dakika beklemesini isteyerek telefonunu eline alarak bir yerleri arıyor.
Daha sonra…
Şuanda ilçe hastanesinde de, il hastanesinde de on bir günden önce göz polikliniğinde randevu olmadığını söylüyor. Sen bir zahmet ilçe hastanesine gidip göz doktoruna bir ricada bulun belki bir ara bakabilir. Aile hekimim böyle tavsiye etti dersin der. Adam hastanenin yolunu tutar. Hastanede danışmaya yaklaşıp:
Göz polikliniğinin yerini sorup, muayene olup, olamayacağını sorduğunda, sekreter kimliğini ister. Kimliği alan sekreter ışınla kaydını yaparak göz polikliniğini tarif eder.
Adam polikliniğin yanına gidince kimsenin olmadığını ve tabelayı da puslu gördüğünden doktorun ismini yanlışlıkla kadın ismi olarak görür. Az sonra kapının üzerindeki panoda ismi yazar…
Halen etrafta kimse yoktur. Panoda başka hasta ismi de yazılı değildir. Kapıyı vurup içeri girer. Bir kadının masanın başında oturduğu görür. Yaklaşır. Doktor hanım gözüm kanlandı, muayene olmak istiyorum der. Kadın hastanın ismini söyleyerek bu sen misin der.
Olumlu cevap alınca da diğer oda da oturan sivil birisini göstererek, içeri geçin der.
İçerdeki adamı göz tansiyonunu makine ile ölçen biri zannederek koltuğuna oturur ve durumu anlatır. Bu sivil adam ışıkla gözünü bakar ve sizde yüksek tansiyon var mı, sulandırıcı hap kullanıyor musunuz gibi sorular sorar. Tansiyon hastalarında sabahları bu gibi durumlar olur. Sekreterden reçetenizi alın, bir hafta için de bu durum geçer der.
Hasta, sivil adamın sekreterden reçetenizi alın deyince onun doktor olduğunu anlar…
Ve hakikatten doktor bu işin uzmanı ki bir hafta sürmeden gözdeki kanlanma kaybolmaya başlar ve hasta göz sağlığına kavuşur.
Not: İki şeyi dile getirmem gerekiyor.
1) Milli Eğitim Bakanın öğretmenlere beyaz önlük hediye etmesi ne kadar olumlu ise de gerçi o da tam anlamıyla uygulanamamış acaba Sağlık Bakanı da hekimlere beyaz önlük ve yaka kartı veremez mi? Eskiden Doktor, Hemşire, Sekreter, Hasta bakıcı, Yardımcı personel tek tek ayırt edilebiliniyordu. Belki uygulama devam ediyor, onlar o anda kullanmamıştır, bilmiyorum. Tatbik edilse hastalar en azından kimin kim olduğunu bilse, yanılmasa daha iyi olmaz mı?
2) Hani on bir gün hiç randevu alınamıyordu. MHRS de dolu olan gün ve saatler de bile poliklinik ekranında hasta görünmemesi! Buna da anlam veremedim.