Tanıtım… Tanıtım nerede? İstanbul da… İzmir de… Ankara da… Hayır, bana göre yanlış uygumla. Bir şeyin tanıtımı yapılıyorsa yerinde olmalı. Sen onların ayağına gitmeyeceksin, onlar gelip görmek isteyecek, seni yerinde görecek. Bu zamana kadar onlarca defa Giresun İstanbul’a taşındı. Orada yenildi, içildi tanıtım yapıldı. Peki, Giresun ilimizin tanıtımında ne faydası oldu? Dünyanın Allah vergisi o canım tabiatını kimler biliyor? Yeşillik varsa… Giresun’da. Deniz, kum varsa… Giresun’da. Tarihi eserler varsa… Giresun’da. Egenin Pamuk kalesinin alası, Antalya’nın şalelerini, Ürgüp’üm oyma evleri, sözün kısası turizmle ilgili gezip görülecek yerlerini en güzelleri Giresun’da. Hatta Türkiye’nin ikinci Manastrı Giresun’da. Giresun kalesinde dağ, deniz manzaralarını izlemek insanın ömrüne ömür katıyor. Yaylalarında bir ay kalmak insanları dinçleştiriyor, gençleştiriyor. Bir ziraat profesörü: “Dünyada bulunmayan 40 çeşit bitki türünün Karadeniz bölgesinde olduğunu beş yabancı devletin temsilcileri ile Rize’de yaptığı toplantı sonrası ifade etmişti. Bunları neden yazıyorum? Bu sene 19 Mayıs,20 Mayıs (mayıs yedisi) Giresun il ve içlerinde öyle güzel tanıtıldı ki gelip, görüp, yiyip, içip gidenler çevrelerine anlatmakla bitiremiyorlar. İşte tanıtım budur. Gelecek yıllarda şenlikler kalede daha geniş organizasyonlar ile yapılmalı. Karadeniz’in tek adasından kaleye mutlaka teleferik kurulmalı… Samsun Hopa arası tren hattı ivedilikle projeye alınmalı. Yaylalara, Türkiye’nin ikinci manastırına turlar düzenlenmeli. Yatak kapasitemiz de ivedilikle artırılmalı. Yurt içinden, yurt dışından önemli, tanınmış kişiler ilimize davet edilmeli. Onlara gerekli tanıtımlar yerinde yapılmalı. İşte o zaman Giresun’da Turizm gelişir… Unutmayın ”Taş yerinde ağırdır”. Kalın sağlıkla.