Aslında bugün şöyle ortalığı toz duman edecek bir yazı kaleme alacaktım ancak sonraya bırakayım dedim. Cumartesi günü gazeteleri dağıtırken, bir ara sokaktan geçiyordum. Ara sokakların her daim bir çay ocağı olur. Çay ocağının oradan geçerken, içeride bir masa çevresinde oturmuş 7-8 genç gördüm. Büyük bir ihtimal ile öğrenciydiler. Yavaş gittiğim içinde onları rahatlıkla görüyordum. Sabah sabah bu saatte bu kadar genç bir çay ocağında kolay kolay bir araya gelmezdi. Göz ucu ile süzdüm ve baktım. Hepsinin elinde cep telefonu(akıllı telefon cep mi kaldı artık?)gözlerini dikmişler bakıyorlardı. Benim baktığımı fark ettiler ve bana doğru bakarken, “ne bakıyor bu adam” diye içlerinden bir soru geçtiğini tahmin ettim. Birbirlerine bakma gereği bile duymadan bir masa çevresinde oturmak ve ellerindeki telefon ile meşgul olmak, kim gelmiş, kim gitmiş haberdar olmadan aynı havayı solumak olacak gibi değil.
Oradan geçtim ve yoluma devam ettim. Aslında başka bir mevzu vardı onu yazacaktım. Sabah bir tv programında konuşulan dikkat çekici mevzuyu köşeme alayımda millet okusun diyecektim. Ancak bu çay ocağında oturan gençleri görünce bunu kaleme alayım diyerek gazeteye geldim. Tamam, dünya bir yere doğru gidiyor. İnsanlar her yeni şeyi merakla alıp kullanmak için can atıyor. Parası olsun olmasın bu artık kaçamayacakları bir durum oldu. Aynı talepleri her yaş grubundan insanda görmek mümkün. Benim gibi böyle şeylere meraklı olmayanlar hariç, bir yarış içinde en yenisi almak ve göstermek için yanıp tutuşanlar var. “Lazım olmasa bunu alayımda yanımda dursun” demek bana pek te mantıklı gelmiyor. Zaten öyle vitrinlere bakmak, şurada şu var, burada şu var, diyerek dükkan dükkan gezip durmayan biri olarak merakımı celp eden çok şeyde yok.
Bu kadar genç bir araya gel mi, konuşacak şey olması lazımdır. Kendi aranda bile laflasan konu bitmez. Bizim büyüdüğümüz gençlik dönemi de dahil(hem de imkanlar yok denecek kadar azken de)konuşacak çok şey bulur ve günlerce bunu tartışır ve bir neticeye varamazdık. Şimdi tek kelime etmeden aynı yerde, onca arkadaşla, birbirine bakmadan, elinde bir oyuncak, akşam edeceksin. İyi ki bunlar bir araya gelecek kadar söz etmesini biliyor herhalde.