Sevgili okurlar…
Şimdiden hepinizin mübarek Ramazan ayını kutluyorum.
Malumunuz pandeminin ardından bu akşam ilk defa teravih namazında buluşacak insanlar.
Zorlu bir 2 yıl geçirdik.
Umarız bir daha böyle bir bela ile karşı karşıya kalmayız.
Gerçi böyle diyoruz ama
Belalar hiç peşimizi bırakmıyor.
Biliyorsunuz?
Ramazan ayında insanlar iki öğün yemek yiyor.
Biri iftar diğeri de sahur…
İftar sofraları ise lezzeti ve bolluğu ile bilinir.
Maalesef bu ramazan her ne kadar manevi olarak rahatlayacak olsak da,
Ekonomi olarak zorlu bir zamandayız.
Hele de gıda ürünlerinde artan fiyatlar,
Vatandaşları bir hayli zorluyor.
Eskiden standart bir aile aylık alışverişine para yetiştirebilirken,
Şuan da durum hiç iç acıcı değil.
Asgari ücret arttı artmasına da alım gücü azaldı.
Ne yazık ki bunu kimse durduramıyor.
En basit bir hesapla,
Geçtiğimiz yıl ramazan kolisi yapmak isteyen bir vatandaş 100 ila 150 liraya bir yardım kolisi doldurarak dağıtım yapıyordu.
Ama bu yıl bu rakamlar aynı ürünler eklendiğinde 300 ila 400 liraları buluyor.
Yani şöyle ki,
Geçen yıl 1000 liralık alışveriş yapan bir aile bu yıl 2500 liraya alışveriş yapmak durumunda kalıyor.
Bu sadece basit bir hesap…
Bunun üzerine ev kirası,
Elektrik ve ısınma giderleri eklendiğinde maalesef bu alışveriş tamamlanamaz bir hal alıyor.
Yanı başımızda bir savaş gerçeği var.
Doğrudur.
Ama insanlar artık zorlanmayı bırakın,
Düşünmekten öte geçemiyorlar.
Gerçekten ekonomik olarak bir hayli zor dönemlerdeyiz.
Buna bir çare bulunması gerekiyor.
Çözüm nedir?
Nasıl düzelir?
Bilmiyorum.
Lakin ortaya gerçekler çıkarılmalı.
Ve gerçekler üzerinde bir adım atılmalı…
Yani Türk liramızın değeri her gün can çekişirken,
Birilerinin bir şey yokmuş edasını takınması,
Ve de olanları görmezden gelmesi anlamsız bir durum.
Vatandaş sesini çıkartmıyor diye,
Bu kadar da vatandaşın üzerine gidilmez.
Demem o ki,
Artık yetkililer kendini vatandaşın yerine koyup öyle düşünmek ve bunu uygulamaya geçirmek zorundadır.
Bunun da beklenecek tarafı kalmamıştır.
Kalın sağlıcakla..