Sevgili okurlar…
Ölümün ne genci ne yaşlısı,
Ne mesleği ne de sanatı olur…
Hepsi ölümdür…
Sadece ölüm şekli itibarıyla hüznü farklı olur.
Genç yaşta biri kaza geçirir ölür,
Daha yaşayacak günleri var diye üzülürsün,
Yaşını almış biri ölür,
Daha fazla vakit geçirmeliydik diye üzülürsün,
Asker şehit olur,
Vatanı korurken,
Bizler rahat uyuyalım diye şehit oldu der üzülürsün,
Avukat öldürülür,
Yok yere öldü der üzülürsün,
Görevi başında bir doktor öldürülür,
Daha çok insana faydası olacaktı diye üzülürsün.
Her ne olursa olsun üzülürsün…
Daha dün görevi başındayken,
Bir hiç uğruna canına kastedilen ve hayata elveda diyen Doktor Ekrem Karakaya gibi isimler,
Bu ülkenin mihenk taşlarıdır.
Gerekçesi her ne olursa olsun,
Bir insanın canına kastetmek kadar vahim bir olay yoktur.
Ülkeyi yasa boğan bu olay karşısında,
Bu ülkenin sağlığı için mücadele eden tüm doktorlarımız ve sağlık çalışanlarına başsağlığı diliyorum.
Diyebileceklerim sadece bunlarla sınırlı.
Belki kalemi biraz bastırıversek gazetenin kupürleri bile yetmez,
Anlatacaklarıma…
Ama elden bir şey gelmiyor.
Ne yazarsak yazalım,
Ne söylersek söyleyelim,
Giden geri gelmiyor,
Sadece içimizde acısı kalıyor…
Bu olayı gerçekleştiren ve daha önceden de bu tarz olaylar gerçekleştirenleri Allah kahretsin demekten başka bir şey yapamıyoruz.
Hem bir canı aldı,
Hem kendi canını aldı,
Sonuç ne oldu…
Koskoca bir kaos…
Sadece birkaç günlük…
Çünkü burası Türkiye,
Yarın da yeni bir olayla karşı karşıya kalmamız içten bile değil…
Yarın doktoru unutup,
Bir başka ruh hastasının yapabileceği olayla karşılaşmamak için tek temennimiz,
İnsanların sadece karşısındakinin yerine kendini koyması…
Allah herkese akıl fikir versin.