Yarın 08 Mart Dünya Kadınlar Günü. Öncelikle tüm kadınlarımızın kadınlar gününü en içten ve samimi dileklerimle kutluyorum.
Şirinlikleri ile yüreklerimizi hoplatan, yokluğu ile bizi yasa boğan, yanı başımızda olduklarında coşkular yaşatan ve hayatı anlamlı kılan, sevgimizi dahi göstermeyi esirgediğimiz varlıklar... Ve Kadınlar; yeri geldiğinde erkeğinden daha savaşçı, daha koruyucu, daha yürekli ve daha ilerici, oluşlarıyla güçlü varlıkları. Son yıllarda kadınların yaratılıştan kendilerine sunulan her türlü özgürlüklerini kısıtlayarak, bir köleliğe doğru iteklenmelerine şahit olmaktayız. Üstün, duygusal, yetenekli ve coşkulu olmalarına rağmen, kadınları adeta bir yok saymaya doğru sürükleyen kimi uygulamacıların karşısında, kadınlarımız ne yazıktır ki ne tam ve gerçek manası ile karşı durabilmekte, ne de erkeklerimiz, aydınlarımız, yönetenlerimiz bu konuda kadın lehine ağırlıklarını koymaktadırlar.
Toplumsal cinsiyet kalıpları hala kadınları olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Ülkemiz açısından tüm bu olumsuzlukların belki de en önemlisi kadınlara yönelik şiddet ve cinayetlerdir. Maalesef ülkemizde bunun önüne halen geçilememiştir.
M.Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.’’
“Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır”
Yine M.Kemal Atatürk’ün bir sözü ile yazımı tamamlayayım: “Unutmayalım, Dünyada her şey kadının eseridir’’