Hiç de tarzım değildir. Allah’ın yarattığı insanların bedeni arazları ile alakalı bir şey söylemek, alay etmek, şaka yapmak, latife etme, küçük düşürme, espri yapmak gibi şeyler mizaç olarak bende yoktur. Söz, davranış, yalan dolan, hata ve yanlışlarda ise sözümü esirgemem lafı gediğine oturturum. Bu hemen hemen herkeste olur ve muzip insanların en çok tercih ettiği laf ustalığıdır diyebilirim.
Hayatın içinde bunlar olurken, şu meşhur pandemi sırasında (salgın bile meşhur oluyorsa bu ülkede artık!) ülkemizin yetkili ağzı olan zevatı muhterem, öyle bir korku masalı ile konuşup durdu ki, ortaya çıkan hasarın sahibi olması gerekirken, tereyağından kıl çeker gibi kenara çekildiği içinde kendini kurtardığını sanıyor. Ben ona salgın yalanı süresince koca kafa dedim durum. O beni duymadı gerçi.
Çıktı konuştu ve hep koca kafasını sallayarak bize korku saldığını sandı. Tabii özellikle seçildiği için görevini tam anlamı ile yapmaya çalıştı. Sonra işler biraz durulunca bunu çok görmedik. Kızamık, kalp krizi, nezle, soğuk algınlığı gibi ufak tefek mevzular ile zaman doldurdu. İnsanlar rahat etti, korkular suya düştü ve havalar iyi giderken, birden koca kafaya emri verenler, yeni varyant, mutasyon, yeni bir isim uydurma ile tekrar sahneye döndü. Koca kafa bu mesajı alınca, önce biraz mırın kırın etti, yasak falan olmayacak, diyerek kendince açıklamalar yaptı. Son olarak ta her ne hikmet ise bu koca kafa, “vatandaşlar korkmasın, endişe edecek bir şey yok, daha önceki gibi yasak, maske gibi şeyler olmayacak” diye yüreklere su serpmiş. O kadar yalan dolandan sonra imana gelmiş desem de, Allah kitap veya başka bir dini yapıya olan bir inanışını da bugüne kadar duymuş görmüş değilim. Ona emri veren yaratıklar şeytanın yeryüzündeki uşakları bize göre. Yani koca kafanın insanlara vereceği iyi bir haber, müjde ve buna benzer bir şey yoktur.
Gerçi bunlardan yalan dolan palavra bitmez ve “tek aile, tek gelecek ve tek dünya” numarasını hep birlikte sahneye koymak için kuluçkaya yatmış bekliyorlar. Canları cehenneme diyorum!