Bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşen Gazze- İsrail savaşı gözlerden ve zihinlerden saklanabilen bir çok kimlik ve kişilikleri gün yüzüne çıkardı.
En başta kendilerini medeniyet ve uygarlığın temsilcileri, insan haklarının en ateşli savunucuları olarak takdim eden batılıların gerçekte sadece kendilerine uygar ve kendi insanlarının ve yalakalarının haklarının savunucu oldukları açık oldu. Filistin’de olduğu gibi, dünyanın hiçbir yerindeki mazlumların, ucu kendilerine çıkan dünyalık bir menfaatleri yoksa feryatları onlara kapana kısılmış vahşi bir hayvanın feryadından farklı gelmemektedir.
Yine bir zamanların batı emperyalizmine karşı alternatif bir duruş ortaya koyan, onlarla her platformda mücadele eden dünya genelinde sosyalist, ülkemizde de solcular olarak köklü kabul gören bu kitlenin de nihayet Amerika ile aynı pencereyi kullanır olduklarını ya da ele geçtiklerini gördük.
Bizim çocukluğumuz ve ilk gençlik yıllarımızda dünyanın en güçlü! devletine posta koymaları, onların filolarını, kendimize yakın gördüğümüz muhafazakar anlayış kendilerine yaklaştırmak için bir yol ararken, solcuların (ben de bu ifadeyi kullanıyorum) karşı çıkmaları, açıkça söyleyeyim bizi imrendirirdi. Hele davalarındaki samimiyeti tescillemek, Amerikan emperyalizmini açık etmek için gözünü kırpmadan asılan mücadeleci kahramanlarının oluşu… Yine bir zamanlar Amerika karşısında dik duruşuyla Anadolu’yu ayaklandıran “Karaoğlan” rüzgarları… Sen gel şimdi, ülke içindeki siyasi rakibin, rakiplerin Filistin’den yana benim de karşısında olanlarla olmam gerekir mantığı ile hareket et… Veya daha derin hesaplarla… Fark etmez.
Gerçek kimliği açığa çıkan bir diğer gurup ise, kendilerini peygamber yolunun yolcuları olarak görüp de çağımızın Nemrud’u, Firavun’u, Ebu Leheb ve Ebu Cehil’i karşısında sus pus olanlar… Bunların gerçek karakterleri de açığa savruldu.
Bu tipler önce Amerika ve onun gerçek sahibi Siyonizmin durduğu yere bakarlar. Ve hemen onların yanında üzerlerine düşeni yapmak için yerlerini alırlar. Bunlar Amerika, Afganistan üzerinden Rusya’ya saldırırken tüm benlikleriyle oradadırlar. Irak’a saldırırken, Libya’ya saldırırken oradadırlar. Hatta Amerika Kore’ye saldırırken bile... Ve yine Suriye’ye saldırırken en ateşli fetvaları verip nice savaşçıları oraya gönderebilmek için her türlü imkanı kullananlardır. Fakat Gazze onları sus pus etti. Amerika ve İsraill’e savaş alanında ters düşmek… Bu zamana kadar olmamış bir şey… Karar vermek bu tipler açısından gerçekten zor…
Ayrıca korktukları, dehşete düştükleri bir nokta daha var. Ya Gazze, Filistin halkı dünyanın toplanıp bir araya gelen bu azgınlarına karşı direnip başarı elde ederse… Dünya kamu oyunda, vicdan sahibi halklar nezdinde bu zafer kime, hangi inanca, hangi anlayışa, hangi önderlere mal edilecek? Böyle bir netice onlar açısından yabana atılacak, hiç de hesaba katılmayacak bir netice değil. Onun içindir ki hem nalına hem de mıhına vurmanın ince hesabı içindeler.
Bunların dışında bir de acizler topluluğu açık oldu. Bunlar ellerinde bir çok imkanları olmasına rağmen bu imkanları kullanmayı bilmezler ve korkuları ağır basar. Bunlar olup bitenleri kenardan of puf ederek, burunlarından soluyarak izleyenlerdir. Satılmış tipleri zikretmeye bile değmez.
Acizlerin bu azgınlar karşısında yaşadıkları an ile ilgili işe yarar herhangi bir hesapları olmadığı gibi gelecekle ilgili de derin hesapları yoktur. Bunlar sadece kendilerine gelecek sıranın bir iki sayı geriye atılmasını, yani sıranın kendilerini en son gelmesini ümit ederler. Oysa adamlar bu sıralamayı yapmaktan çekinmiyor. “Bütün düşmanlarımızı teker teker yok edeceğiz” diye dünyaya ilan ediyor.
Evet..! Düşmanlarınız da teker teker sırasını bekliyor…