Biz çocukken turnuvalarda hiç var olamadığımız için kendimizi özdeşleştirdiğimiz bir takımı tutardık. Her maçta karar verirdik. Afrika takımı varsa Afrikalı olurduk. Bulgaristan’sa Bulgaristan’ı tutardık. Yeter ki güçlü, zengin ve her imkâna sahip batı takımları galip gelmesin. Bir kere de onlar yenilsin. Zaten dört yıl öncesi Fransa dünya şampiyonu olmuştu. Bu nedenle ben Arjantin takımını tuttum.
Dünya spor kamuoyu Dünya Şampiyonasında favori gösterdiği Fransa Dünya Kupasına uzanamadı. Futbol çok ilginç bir oyun diye. Ama Arjantin-Fransa maçında gollere doyduk. Futbolu güzelleştiren de goller değil mi?
Fransa için maçtan önce ne dendi. Güçlü, deneyimli ve dünyaca ünlü bir takım. Arjantin’de bir Messi ne yapsın. Görüldü ne yaptığı. Mbappe, Grizman, Fofana, Demnele, Griout oldukça Fransa fark atar dediler. Ama penaltılarda fark yediler. Arjantin Fransayı 75 dakika sahadan sildi süpürdü, sağlı sollu ataklarla.
Ama 80. dakikada Arjantin'in gereksiz yere neden olduğu penaltıda fark bire indi. Bir dakika sonra da beraberlik golü geldi. Sonrasında ise müthiş bir final sahne aldı, adeta nefesler kesildi. Çok kötü oynayan Fransa 2-2'den sonra maçı da bitirebilirdi. Uzatmada kontrol Arjantin'deydi. Sonuçta Messi'nin golü ile uzatmanın 2. devresinde öne geçtiler. Ama yine her şey bitmemişti. Bir penaltıda skor tekrar berabere. Uzatmanın son saniyesinde maçın en net pozisyonunda Martinez çok zor kurtardı. Penaltılarla kazanan Arjantin Dünya Şampiyonu oldu. Messi nihayet muradına erdi. Bana göre de hak ettiler. Finalde çok şahsiyetli futbol oynadılar. Takımın görünmeyen kahramanı De Paul'dü. Tabii ki Messi ile birlikte bir numaralı faktör de Di Maria'ydı. Fransa da çok kötü oynadığı finali az kalsın son saniyede kazanıyordu. İşte futbol böyle bir şey. Mbappe hat-trick yaparak ve gol kralı olarak hakiki genç bir yıldız olduğunu kanıtladı. Bu maçın müthiş olmasındaki bir etken de hakemdi. Polonyalı mükemmel performans gösterdi. Tebrik ederim.