“Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır” misali, 15 yıllık aradan sonra 1926 Bulancakspor, 3. Lig’e geri döndü… 1926 Bulancakspor,2. Lig’den Bölgesel Amatör Lig’e düştü… Bir ara kulübün kapanması bile gündeme geldi. Ama 1926 Bulancakspor sevdalıları, taraftarı yılmadı, usanmadı, canla başla takımlarına sahip çıktı.1926 Bulancakspor, küllerinden doğdu ve 15 yıl aradan sonra tekrar 3. Lig’e çıkmanın onurunu ve gurunu yaşıyor. “Arma Değişmeden, Kimlik Kiralanmadan: Bu Hikâye Bizim ‘Amatörden 3.Lig’e uzanan bir şehrin onurlu yürüyüşü… Bazı zaferler yalnızca bir kupaya sığmaz. Onlar, yılların alın teriyle, sabırla, inatla ve halkın sevgisiyle yoğrulmuş birer karakter öyküsüdür. 1926 Bulancakspor’un bu sezon kazandığı şampiyonluk, işte böyle bir öykünün doruk noktasıdır. Armasını değiştirmedi. Ruhunu pazarlamadı. İsminin önüne satın alınmış hiçbir kelime koymadı. Yarışmacı hakkı almadı, kimsenin sırasına girmedi. 1926 Bulancakspor sadece yürüdü. .Amatör kümeden başladı. Yıllar aldı, terledi, ağladı, düştü, kalktı. Baraj maçlarına takıldı. Ve şimdi, ligin bitimine üç hafta kala 3. Lig’e adını altın harflerle yazdırdı. Bu başarı sadece bir futbol sezonunun hikâyesi değildir. Bu, kimliklerini kaybetmeden büyüyebilenlerin, kalabalıkta silinmeyenlerin, ‘para yok’ bahanesinin arkasına sığınmayanların onurlu yürüyüşüdür. Bu takım 34 haftalık bir lig değil, 15 yıllık bir direniş oynadı. Rakipler sadece maç kazanırken, 1926 Bulancakspor kendini geri kazandı. Gol kralı H.İbrahim Cenik’in golleri kadar, Fora taraftar grubunun susmayan sesi yazdı bu tarihi. Hamdi Zıvalıoğlu taktik tahtası kadar, stadın tribünlerinden yükselen ‘Bir ömür yetmez!’ çığlığı taşıdı bu zaferi. Birlikte ter döken, birlikte inanan, birlikte büyüyen bir şehir: Bulancak. Sadece bir şehir değil, bir emeğin ürünü… Bir spor kulübü değil, bir aidiyetin adı. Bugün Türkiye’de birçok kulüp armalarını değiştirdi, İsimlerine şirketler, holdingler, harfler eklendi. Bazıları hızlı çıktı, ama kendileri olmadı.1926 Bulancakspor ise önce kendisi oldu. O yüzden bu zafer başkalarınınki gibi değil. Bu, satın alınmamış bir sevinçtir. Bu, düşe kalka öğrenilmiş bir güçtür. Bu böyle biline…