Bazı hisler vardır ya… Kelimeler ile telaffuz edemezsiniz. O hisse ne zaman kapıldığınızı da, daha sonra hatırlayamazsınız. Çok enteresan bir konuyu ele alacağım. Tabii yazacaklarım herkes için geçerli olmayabilir. Bu yazıyı yazma fikri aklıma yatmadan önce birkaç arkadaşım ile bu konu hakkında konuştuk. O arkadaşlarımdan bazıları da bu duyguları yaşıyormuş. Örnek vermek gerekirse; sağanak yağmurun karşısında sıcak içeceği yudumlamak… Bu yazıyı okuyanlardan bu duyguyu bilenler elbet vardır.
Camın karşısında sıcak içeceğinizi yudumlarken kapıldığınız o hissi açıklayamazsınız. ‘Ya şuan şey gibi hissediyorum’ dersiniz. Tıpkı bunun gibi hissiyatını açıklayamadığınız başka bir olayı anlatıp ‘aynı bunun gibi değil mi’ dersiniz. Dersiniz falan diyorum ama en başta da söylediğim gibi herkes için geçerli olmayabilir bu söylediklerim.
Fazla örnek vermeyi düşünüyorum. Mesela bir örnek daha vereyim. Siz ve sevdiğiniz bir kişiden başka hiçbir insanın olmadığı ıssız, hafif serin esen rüzgârın yüzünüze çarptığını hissederek sakin sakin yürüyorsunuz. Nasıl bir his? Biraz betimleyerek anlatmak istedim, iyice anlayabilmeniz için.
Bu tarifsiz hislerin çoğu iyidir aslında. Kötü olanları yok mu? Var tabii. Ama onlardan bahsetmek istemiyorum. Bu yazıyı yazma fikrini bana ilk veren şey, sosyal medyada gördüğüm bir videoydu. Videonun başlığı “Açıklanamayan güzel hisler” idi. O videodan esinlendim. Yazıya girerken, kelimeler ile telaffuz edilemeyen hisler diye başladım. O yüzden öyle önü açık, yazdıkça yazılacak bir konu değil.
O güzel hissi tarif edememek bana normal geliyor. Benim için; o hissi tarif edememek, o hissi yaşamak, görmek, o hissi yaşatana bakmak için bir fırsat gibi. Bazen o anın masumiyetinden yararlanmak gerekiyor. Size güzel hisler yaşatan insana bir şey söylemek zorunda hissetmeyin kendinizi. Karşınızdakine gözlerinizle, bakışınız ve gülüşünüzle anlatın ne demek istediğinizi. O kişi size telaffuz edilemeyecek hisleri yaşatıyorsa, zaten gülüşünüzden, bakışınızdan anlar, anlatmak istediğinizi…
Kişi falan diyorum da, bu sadece bireyler için geçerli değil. Kişi kelimesini içeri dâhil ettiğimde o tarif edilemeyen his dediğim şey, eninde sonunda aşk kapılarını aralıyor. O yüzden sadece bireylerden bahsetmiyorum.
Şimdi gençlerde bu tarifsiz hislerin yerini söyleyeyim. O sadece filmlerde gördükleri -ipek yolu misali- sonbaharda ağaçların altında, yaprakların rüzgâr ile buluştuğunda çıkarttığı hışırtıda yürümeyi hayal edinmiş durumda. Bu kadar basit hisler ve duygular hayal olmamalı. Basit derken, hissi basitleştirmiyorum. Demek istediğim şey, bunu herkesin kolayca yaşayabilmesi gerekir. Fakat şuan içinde bulunduğumuz duruma bakarsak, ders çalışmak, bu eğitim sistemine boyun eğmekten, kendilerini tatmin edecek bazı his ve duygulardan uzak kalıyorlar. İsteyerek de değil çoğu… Kelimelere dökemeyecekleri, kin ve nefret saklıyorlar içlerinde. En azından benim gördüğüm bu. Herkesin özgürce yaşayabileceği güzel hislerden mahrum kalıyor insanlar. Sadece bu ülke için konuşuyorum. Malumunuz dışarı çıkıp gezmek için cebinizde 3-5 kuruş olması lazım. O da lükse kaçıyor emmilerimizin gözünde. İşte size tarif edilemeyecek duygular silsilesi.