Atma kardeşim.
Doğru, yanlış
Aklına geleni konuşuyorsun.
İyi de,
Bu ülke nasıl kuruldu.
Cumhuriyetimizi nasıl kurduk,
Hangi güçlüklerle uğraştık,
Hangi badirelerden geçtik,
Hiç bunları düşünüyormusun.
Bunun için,
Biraz geçmişe bakmak gerekmez mi.
Hani şu,
Yokluk,yoksulluk yıllarına.
Sıtma hastalığının insanları kırıp geçirdiği yıllara.
Veremin, ince hastalığın insanlara nefes aldırmadığı zamanlara..
Doktor yok, ilaç yok..
Ekmek yok,
Yağ yok,
Tuz yok,şeker yok..
Büyüklerimizin;
Elde yoktu,
Avuç da yoktu deyip ,
İç çekerek ağlayarak anlattığı o yılları düşünmek gerekmez mi..!
Nerden bileceksin,
O yıllarda ,
Hastalıklarla,
Yokluk ve yoksulluklarla uğraşıldığını.
Ve,
Aynı zaman da,
Yeni fabrikalar, işyerlerinin açıldığını.
Toprağa can verip,
Anadolu bozkırının yeniden canlandırıldığını.
O yıllarda,
İnsanlarımızın,ağaç kabuklarını un ile karıştırıp öğütüp un haline getirerek ekmek yapıp yediklerini bilmesin tabi..
O yıllarda un çuvalları,
Şeker çuvalları renkli ve desenli olurdu bilir misin.
Hani anlatırlar ya;
Fabrika sahibi biri Anadolu da gezinirken,
Un koyup sattığı çuvallardan elbise dikip giyen anaları görür.
Ve,
O dan sonra çuvalları desenli üretmeye başlar.
Analarımız,kadınlarımız da o çuvalları alıp elbise olarak dikerek giyerler..!
Şeker ve un çuvalları elbise olur anlayacağın..
İşte bu ülke o günlerden geliyor.
Aslında o günleri bilirsen,
O insanların çektiği acıları, yoksulluğu, sefaleti yüreğinde hissedersen
O zaman anlarsın bu ülkenin kıymetini,
O zaman anlarsın,
Cumhuriyetin kıymetini.
Atıp, tutma öyle,
Unutma ,
Un çuvallarını, şeker çuvallarını
Elbiseye dönüştürüp analarımıza giydiren,
İnsanlarını,
Aç ve açıkta bırakmayan bir yaşam tarzıdır Cumhuriyet..
Unutma,
O giyilen utanılacak bir şey değildir.
Gururla,
Şerefle,
Onurla giyilen ,
Cumhuriyet donudur o..!