Hoşgeldin de,
Aman bize geçmişi aratma.
Aç kaldık
Susuz kaldık
Soğuklar da titredik
Çaresiz kaldık
Canımıza kıydık
Kendimizi yaktık meydanlarda
Nolur bize bunları yaşatma
Çünkü, çok canımız yandı.
Günlerce dışarı çıkamadık.
Evlere hapis olduk.
Her yaştan gidenlerimiz oldu.
Hele o genç doktor kardeşlerimiz.
Hani evlerine bile gidemediler.
Otellere kapandılar.
Sabahlara kadar uykusuz ve yarı aç, insanlar için, bizim için çalıştılar.
Birisi vardı, genç bir doktor kardeşimimiz,
Çocuğu ile bir camın arkasından el sallayarak vedalaşmıştı, hatırladınız mı.
Rüyama giriyor bazen..
Ne dayanılmaz bir andı o
Ona hangi yürek dayanabilir..
El salladı, vedalaştı,
Gitti !.
Hoşgeldin,
Hoşgeldin de, bize bunları yaşatma.
O anaları bize gösterme.
Hani bir akşamüzeri, pazar dağılmış.
Pazaryeri atıklarından meyve sebze seçiyorlardı ya.
O analar..
O görüntüler bir daha olmasın..
Sen bunları yaşatma bize.
Hoşgeldin.
Hoşgeldin de,
İçimiz iyice daraldı.
Her gün bir sonrakinden kötü geldi.
Mersin’de, Samsun’ da evine ekmek götüremeyen, çocuklarım aç diye feryat eden, sonra da kendini yakan babalar varya,
İnsan olan bunlara dayanabilir mi,
Dayanamıyoruz,
Bize bunları yaşatma..
Unutma,
İşsizim,
Açım diye sesi zor çıkarak söylenenler,
Yanımızda yere düşenler oldu.
Atanamadığı için canına kıyan gençlerimiz oldu.
Kazalar,
Doğal felaketler,
Yağmurlar, seller, fırtınalar,
Susuzluktan kuruyan ürünler..
İnsafsız, aracılar, tefeciler
Ve,
Daha bir çok kötü ve olumsuz şeyler..
Çok kötü şeyler yaşadık..
Denedik baktık,
Hülya‘nın Simitini yiyerek bu işler düzelmiyor.
Artık dayanma gücümüz kalmadı.
Çok acı çektik, daha dayanamayız.
Gelir gelmez,
Daha dün bir, bu gün iki,
Ona zam, buna zam.!
Şaşırma, aklını başına al.
Ya adam gibi ol,
Yada bizim başımızı sıkıntıya sokmadan,
Geldiğin yere geri dön. !
İyi seneler diliyorum.