Öfke; başka birinin hatası için kendimize verdiğimiz cezadır. Bunun sonucunda olumsuzluklar birbirini takip eder.
Hiç olmadığımız kadar mutsuz ve stresli bir toplum olmuşuz. Bomba gibiyiz. Her an patlayabiliyoruz.
Akşam haberleri hiçte izlemek istemiyorum.
Markette tartıştığı ortağını boğazından bıçakladı.
Kira artırımı nedeniyle kavga ettiği ev sahibini silahla vurarak öldürdü.
Trafikte yol verme kavgasında kan aktı...
Anne ve babasını balta sapıyla ölesiye dövdü...
Şehir hastanesinde tartıştığı doktor ve sekreterini katletti
Yolda yürürken tanımadığı kadını yumrukladı
Eşini ve çocukların öldürüp intihar etti..
Evde cinnet getirdi.2 çocuğunu ve karısını katletti...
Yan baktın bana diyerek tanımadığı insanın boğazını kesti...
Sokak ortasında eşini katletti...
Bu örnekleri çoğalmamız mümkün...
Moral bozukluğu, tahammülsüzlük, kıskançlık, gerginlik, öfke patlamaları had safhada... Hem stresli, hem öfkeli ve hem de keyifsiz bir toplum olmuşuz.
Yaşam şartlarının her geçen gün zorlaşması mı? Yoksa biz hep böyle miydik?
İnsanların kızgın, stresli, endişeli olmasını ya da gülmeyi unutmasını kendi iç dinamikleri içinde değerlendirebiliriz.
Kovid-19’un yanı sıra gelir adaletsizliği ve stres öne çıkıyor. İnsanların haberlere yansıyan mutsuzluğu, öfkesi, stresi, dünyayı adaletsiz bulduğu ya da haksızlığa uğradığı ve yaşamın zorluklarıyla başa çıkamadığı için mi bu olumsuzluklar... Yoksa sonucu değiştiremeyeceğini bilse bile bütün bu haksızlıklara, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı bir duruş sergileyemediği, sesini yükseltemediği, içinde bulunduğu çıkmazı protesto edemediği için mi? Öfke geçici bir duygudur. Ama çevresini kısada olsa yıkar geçer. Öfkeyi kontrol edebiliyorsak yaşanacak olumsuzlukları da önlemiş oluruz...