Ah yenilgi.!
Ne kötü bir şeysin sen.
Adın bile soğuk.
Birden biter her şey.
Bıçakla kesmiş gibi sanki.
O saltanat,
Mühür,
Koltuk, makam, mevki,
Selam, hürmet ayağa kalkma itibar..!
Aklımıza gelmeyen daha bir sürü şey.
Etrafın birden boşalır.
O kalabalıklar dağılır gider, yok olurlar yanından.
Çevren daralır.
İyi gün dostları ortadan kaybolur birden..
Arada arama numaraları çekip,
Konuşup, hal hatır etseler de
İtibar etmeyeceksin, numaradan haller işte.
Yenilmek,
Ne kötü şeysin sen.
Hele birde alışık değilsen..!
Gözü kör olmasın şu yenilmenin.
Eve dönüşü bile farklı olur adamın.
Aslında aynıdır da, sen öyle hissedersin.
Eşin çocukların sana aynı bakar.
Terslik sendedir, her şeyi yanlış hissetme, anlama alınganlıkları başlar sende..
Birde şu mahalleden geçerken
Çocukların arkandan bağırması yok mu?
—Adam Yenildi!
Buyur bakalım.
Sizi gidi bacaksızlar..!
Eşin dostun arasında bile bulunduğun ortamlarda, konuşurken
İçinden sessizce geçirirsin.
—Bunlar acaba beni mi ima ediyor,
Diye düşünürsün.
Alınganlık işte.
Olur böyle,
Doğal olarak tabi..
Makamına alışkınsın ya, oradan,
Ayrıldığını unutup, bazen,
Bir kaç defa oraya gider, tam kapıdan içeri girecekken ayrıldığın,
Aklına gelir, geri dönersin.
Ayak alışkanlığı işte..!
Bu biraz sürer, bir kaç kez olur, olsun.
Yanlış değil yani.
Kasıt yok nasıl olsa.
Kolay mı yani o koltuğu bırakmak.
Koltuktan inmek, ayrılmak.
Kolay değil elbette.
Hatta, duruma alışmak için,
Makam koltuğunun aynısından yaptırıp,
Evinin bir köşesine koyup üzerine oturanları da bilirim ben.
Anlatırlardı, aklımda kalmış.
Öyle duymuştum işte, dedi kodu edenler konuşurken.
Kolay değil tabi,
Biraz zaman alacaktır,
Yeni bir hayata alışmak.
Rüyalarında konuşanları filan da duymuştum ben.
Çalışıyor gibi emirler filan yağdıranlar da olduğunu söylüyorlardı..!
Hatta, fıkralar filan da uydururlar bu durumlara.
Neyse.
Aldırmayacaksın aslında.
Ağzı olan konuşur işte.
Torba değil ki büzesin ağızlarını..
Yeterki hakimler, savcılar konuşmasın.
O zaman iş değişir muhterem..!