Bu ülkeyi en çok kim seviyor.
Bu ülkede kimler çok rahat yaşıyor.
Yabancılar..!
Kıskanmayı bırakın.
Vatan, Millet, Sakarya hikayelerini de..!
Durum maalesef böyle...
Buyurun bakın;
Yabancı dediğimiz kişiler,
Ülkemizin en güzel yerlerinden,
Arzu ettikleri bölgelerden,
İstedikleri yerden ev/arazi alıp
Ülkemize rahatlıkla yerleşe biliyorlar.
Öyle ya,
Elin adamlarında cukka sağlam.
Çarık dolu.
Halleri vakitleri yerinde.
Para var yani.
250 bin doları bastıran vatandaşlığı da elde ediyor.
Hem vatandaşlık,
Hem ev.
Ne güzel değil mi..!
Yedikleri içtikleri de,
Sayemizde organik muhterem.
Ne yapsın garibim.
Eti, sütü, yumurtayı yeme şansı yok
Toplayıp, biriktirip,
Hazırlayıp,
Sabah erkenden, yeni komşusu yabancının kapısını çalıyor.
Ne varsa satıyor ona.
Para peşin yani.
Sonra kendisi kuru ekmeğe talim için
Evinin yolunu tutuyor..!
İnanın durum bu.
Aynen böyle oluyor.
Denizin, kıyının kenarın,
Havanın, suyun, doğanın,
Kısacası bu ülkenin zevkini yabancılar çıkartıyor.
İnanmayan yola girsin, gitsin,
Ege ve Akdeniz ‘in sahillerini dolaşsın, gezip baksın.
Hatta Karadeniz ‘in belli yerlerini.
Durumu kendi gözleri ile görsün.
Haliyle,
Bu günlerde iyice bunaldık.
Sıcaklar kasıp kavuruyor.
Yaşadığımız yerlerde,
Evlere kapandık kaldık.
Bu pahalılıkta
Bu yoksulluk ile bizlerin dışarı çıkma, çelik çocuk
Bir yerlere gitme,
Gezip dolaşıp, dinlenip gelme şansımız var mı...
Yok.
Üzgünüm ama,
Bunu bu ülkede yapanlar var.
Kim bunlar;
Yabancı dediğimiz yeni komşularımız…
Ülke bizim, onlar yabancı öylemi.
Öyle ya,
Kendi ülkemizde bizler için,
Durum bu kadar acı..!
Siz,
Bırakın bizlerin,
Ege Akdeniz gezip dolaşmasını filan,
Yaşadığımız yerlerde, dolmuşlara vermek için para bulup,
Sahiller boyunca kumsalları halka kapatanlardan fırsat kollayıp,
Kendi sahillerimize inme şansımız bile yok.
Düşünsenize kardeşim,
Temmuz da bitmek üzere,
Yaz mevsimi geçiyor,
Kaçımızın ayağı tuzlu suya değdi..!
Var mı?
Bence yok.
Ama, sözde var,
Benim işçim.
Benim köylüm.
Benim emeklim..!
Masala bak be..!
Ne diyeyim,
Allah bildiği gibi yapsın..