“İnsanoğlu beşer, elbet bir gün şaşar” denir bazılarını görünce. Çoğu zaman; “hah işte bu” dediğimiz kişi veya kişiler gün gelir bizi ters köşeye yatırır. Çok eskilerden tanıdığımız, sohbet ettiğimiz, birlikte bir şey paylaştığımız bazı insanların, bazı şeylerin cazibesinden kaçmadığını hatta bundan kendine servet edindiğini görünce insan bir tuhaf oluyor. Çok gördük, gördüm, görüyoruz, hangi görüşte oldursa olsun, bu insanı cezbeden mefhumlardan uzak durmakta kolay değil; bunu biliyoruz. Ülkemizde paranın hakim güç olduğu zamanlardan(para icat olduğundan bu yana hep en büyük güç kaynağı, bilinen bir şey yani) bu güne esiri olmayan kişi sayısı çok azdır. Özellikle son senelerde, kendini düzen karşıtı bir yerde gören bazıları, hızla bu paranın cazibesine kaptırdığı içinde gözümüzde kaybolmaya başlıyor. İsim vermek gerekmez. Şu veya bu kişi desem de, bu kişiler bundan vazgeçmeyecek gibi duruyor. Çok az kişi bu reklam, sinema, tv veya dizi ve diğer mecralarda parayı cukkalamak için ha bire, bu dünyanın nimetlerini sonuna kadar kullanmak istiyor. Özellikle reklam aleminde, sabah akşam düzen karşıtı sözleri ile tanınan bazıları, düzenin savunucusu, daha doğrusu kapitalist tüketimin ağababalarının reklamlarında yer alıyor ve banka veya başka bir hesabına bizim telaffuz ederken zorlandığımız meblağlar aktarılıyor.
Bu reklamların birinde bir hatun kişi oynuyor. Tanınmış ve epeyce bir dünyalık yapmış olmasına rağmen gözü paradan başkasını görmediği içinde hiçbir reklamı kaçırmıyor. İyi oyuncu veya değil hiçte önemli değil. Sonra başka bir reklam da, ODTÜ mezunu olduğunu sürekli açıklayan ve düzen karşıtı gazete ve dergilerde köşede yazan bu şahıs, ülkenin en büyük telefon firmalarından birinin yeni reklamında rol almış. “Ohhooo” dedim, istemen yan cebime koy mantığı. Sermayenin sıcaklığını son zamanlarda hissetmiş olacak ki, son furyada bende cebimi doldurayım, diye hiçbir şeyi kaçırmıyor. Kaç kişi vardır böyle, saymak lazım. Bir ara bu görüşte olan çok meşhur birisi de bir sigorta firmasının reklamında rol almış ve bunun içinde epeyce bir bahane üretmişti. Sadece bir ikisi bu cazibeye hayır demiş(reklam teklif edilenlerin içinde olanlarından) ve duruşunu aynen korumuştu. “Hey gidi hey nereden nereye akar bu sular Allah bilir.”