Uzm. Klinik Psikolog Ahsen KAYA
Köşe Yazarı
Uzm. Klinik Psikolog Ahsen KAYA
 

BİREY

Sevgili okur, merhaba. Sizinle birlikte, bir ‘yol’ oluşturup o yolda yürümeye başlıyoruz. Yola başlarken, atacağımız ilk adım ‘birey’ üzerine olacak. Çünkü oluşturulan yolda yürünmesi için kişi; ‘birey’ olma bilincine sahip olması gerekir. Bu bilinci sağlayabilmek için bu yazımda sizlerle ‘birey’ kavramı üzerinde durup ‘bireyleşme süreci’ni konuşuyor olacağız. Peki, nedir birey? En kısa tanımıyla, toplumu oluşturan ve topluluk içinde bağımsız bir varlıktır birey. Varlık olarak sadece fiziki bir alanı kapsamaz. Kendine ait bir düşünsel alana da sahiptir. Birey olmak, bir tanım değil bir anlamdır aslında. Kişinin var olduğu andan itibaren kendine ait, kendine özgü varlığını; hissedebilme, yaşayabilme ve etrafına gösterebilme sürecidir. Birey olmak, kendinin farkında olup bu farkındalıkla hayatına yön verebilmektir. Biz; toplulukçu kültüre sahip olduğumuz için, ‘birey olma’ konusunda sıkışmışlık hissedebiliyoruz. Bunun sebebi, ‘birey olma’ ve ‘bireyci olma’ kavramlarının birbirine karıştırılmasıdır. Kültür, korunmak için kendince bazı sınırlar geliştirir. Kültür; bireyi, ailenin ve içinde büyüdüğü toplumun değer yargılarını koruması için bir çerçeve içine alır. Bizim kültürümüzde, bireyin kendisi için yapacağı eylemler bencillikle özdeşleşebiliyor. Ve birey olmak, istenmeyen/göz ardı edilen/korkulan bir sürece dönüşebiliyor. Hâlbuki toplumu toplum yapan temel öge, bireydir. Kişi, birey olamadan nasıl bir topluma aidiyet geliştirebilir ki? Bireyleşme süreci, dengeli ve tutarlı bir kişilik oluşturma sürecine verilen addır. Kişi, bu süreçte aile ve toplumdan ayrı bir benliğe kavuşur. Kişi için bireyleşme; bir gelişme sürecini değil, daha çok “kendi” olmayı içerir. Kişinin kendi özünü tanıması, birlik ve bütünlük hissine ulaşması ancak bireyleşme sürecinin tamamlanmasıyla mümkün olabilir. Kişi; kendini tanıyıp kendini kabullendiği ve kendiyle barışık olduğu sürece, kendine olan öz saygısını oluşturabilir. Birey olabilmenin özü, kendini birey olarak kabul ettirebilmekten geçer. Bireyleşme süreci, kişinin kendine bir alan açmaya/kendini oluşturmaya çalışırken; başka birine de yer açmayı sağladığı noktada daha sağlıklıdır. Sağlıklı bir bireyleşme süreci geliştirmek, yaşadığımız topluma karşı sorumluluk hissetmemiz gereken bir noktadır. Kişi; kendi sınırlarına saygı duyulmasını istediği kadar, başkalarının sınırlarına ve bireysel alanına da saygı duymalıdır. Ancak bu şekilde, sağlıklı bir toplum inşa edebiliriz. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden oluştuğu kadar; sağlıklı bireyin oluşumu da, sağlıklı bir topluma bağlıdır. Birey ve toplum ilişkisinde değinmek ve sürdürülmesini istediğim nokta ise ‘denge’. İnsan, sosyal bir varlıktır. Bu nedenle, bir gruba ait olmak ister. Bir grubun oluşması için, sınırlar gereklidir. Bahsettiğim dengeyi kurabilmek için kişi; bireyleşme sürecinde özgür hissedip aynı zamanda sınırlarını bilmelidir. Topluma aidiyet duygumuz azalırsa, sağlıklı bir bireyleşme süreci edinemeyiz ancak topluma aidiyet duygumuzun bireyleşme sürecimizin önüne geçmesine de izin vermemeliyiz. Sağlıklı bir birey ve toplum için, kendi içimizde ve dışımızda dengeyi sağlamalıyız. Toplum olarak bireyi, birey olarak toplumu sıkıştırmamalıyız. Bir ‘birey’ olarak… Bir birey olduğunuzu hissedebilmeniz ve hissettirebilmeniz dileği ile… Görüşmek üzere…
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2024 - Cumartesi
Uzm. Klinik Psikolog Ahsen KAYA

BİREY

Sevgili okur, merhaba.

Sizinle birlikte, bir ‘yol’ oluşturup o yolda yürümeye başlıyoruz. Yola başlarken, atacağımız ilk adım ‘birey’ üzerine olacak. Çünkü oluşturulan yolda yürünmesi için kişi; ‘birey’ olma bilincine sahip olması gerekir. Bu bilinci sağlayabilmek için bu yazımda sizlerle ‘birey’ kavramı üzerinde durup ‘bireyleşme süreci’ni konuşuyor olacağız.

Peki, nedir birey? En kısa tanımıyla, toplumu oluşturan ve topluluk içinde bağımsız bir varlıktır birey. Varlık olarak sadece fiziki bir alanı kapsamaz. Kendine ait bir düşünsel alana da sahiptir. Birey olmak, bir tanım değil bir anlamdır aslında. Kişinin var olduğu andan itibaren kendine ait, kendine özgü varlığını; hissedebilme, yaşayabilme ve etrafına gösterebilme sürecidir. Birey olmak, kendinin farkında olup bu farkındalıkla hayatına yön verebilmektir. Biz; toplulukçu kültüre sahip olduğumuz için, ‘birey olma’ konusunda sıkışmışlık hissedebiliyoruz. Bunun sebebi, ‘birey olma’ ve ‘bireyci olma’ kavramlarının birbirine karıştırılmasıdır. Kültür, korunmak için kendince bazı sınırlar geliştirir. Kültür; bireyi, ailenin ve içinde büyüdüğü toplumun değer yargılarını koruması için bir çerçeve içine alır. Bizim kültürümüzde, bireyin kendisi için yapacağı eylemler bencillikle özdeşleşebiliyor. Ve birey olmak, istenmeyen/göz ardı edilen/korkulan bir sürece dönüşebiliyor. Hâlbuki toplumu toplum yapan temel öge, bireydir. Kişi, birey olamadan nasıl bir topluma aidiyet geliştirebilir ki?

Bireyleşme süreci, dengeli ve tutarlı bir kişilik oluşturma sürecine verilen addır. Kişi, bu süreçte aile ve toplumdan ayrı bir benliğe kavuşur. Kişi için bireyleşme; bir gelişme sürecini değil, daha çok “kendi” olmayı içerir. Kişinin kendi özünü tanıması, birlik ve bütünlük hissine ulaşması ancak bireyleşme sürecinin tamamlanmasıyla mümkün olabilir. Kişi; kendini tanıyıp kendini kabullendiği ve kendiyle barışık olduğu sürece, kendine olan öz saygısını oluşturabilir. Birey olabilmenin özü, kendini birey olarak kabul ettirebilmekten geçer. Bireyleşme süreci, kişinin kendine bir alan açmaya/kendini oluşturmaya çalışırken; başka birine de yer açmayı sağladığı noktada daha sağlıklıdır. Sağlıklı bir bireyleşme süreci geliştirmek, yaşadığımız topluma karşı sorumluluk hissetmemiz gereken bir noktadır. Kişi; kendi sınırlarına saygı duyulmasını istediği kadar, başkalarının sınırlarına ve bireysel alanına da saygı duymalıdır. Ancak bu şekilde, sağlıklı bir toplum inşa edebiliriz. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden oluştuğu kadar; sağlıklı bireyin oluşumu da, sağlıklı bir topluma bağlıdır.

Birey ve toplum ilişkisinde değinmek ve sürdürülmesini istediğim nokta ise ‘denge’. İnsan, sosyal bir varlıktır. Bu nedenle, bir gruba ait olmak ister. Bir grubun oluşması için, sınırlar gereklidir. Bahsettiğim dengeyi kurabilmek için kişi; bireyleşme sürecinde özgür hissedip aynı zamanda sınırlarını bilmelidir. Topluma aidiyet duygumuz azalırsa, sağlıklı bir bireyleşme süreci edinemeyiz ancak topluma aidiyet duygumuzun bireyleşme sürecimizin önüne geçmesine de izin vermemeliyiz. Sağlıklı bir birey ve toplum için, kendi içimizde ve dışımızda dengeyi sağlamalıyız. Toplum olarak bireyi, birey olarak toplumu sıkıştırmamalıyız.

Bir ‘birey’ olarak… Bir birey olduğunuzu hissedebilmeniz ve hissettirebilmeniz dileği ile…

Görüşmek üzere…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Nuray
(30.11.2024 13:05 - #72482)
Anka yolculuğunda sağlıklı bir birey olmak üzere..yanınizdayız canım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.