Sabah 10.00’da açılıyor işyerimiz.
Akşam ise saat 18.00’da kapanıyor.
Virüs nedeniyle vardiyalı sisteme geçtik.
Personelimiz ikiye bölündü.
Siftah yapmadan işyeri kapatsak da,
Gazete ve matbaamızın faaliyetine ara vermeden kendi hal çaremizi arıyoruz.
Günübirlik işlerde çalışan birçok kardeşimiz ekmek parası bulamıyor.
Kepenk kapatan esnaflarımız masraflarını karşılayamıyor.
Ve yasağa uyarak işyerini açmıyor.
Güvenlik görevlilerimiz iş başında.
Sağlıkçılarımız izin yapmadan halkın sağlığı için mücadele ediyorlar.
Kimisi evlerine dahi gidemiyor.
Eve gelebilen de çoluğuna çocuğuna yaklaşamıyor.
Çünkü durum vahim.
Ülkede herkes teyakkuzda iken,
İşi olmayıp,
Sokaklarda aylak aylak gezen onca insan,
Milletin vebalini alıyorsunuz…
Farkında mısınız?
İşi olan elbet işine gidecek.
Ama işi olmayıp sokaklarda dolanan o yüzlerce insan ne yazık ki bile bile günah işliyor.
Sağlıkçılarımızı da görmüyorsunuz.
Elleri, yüzleri dezenfektan kullanmaktan tahriş olmuş,
Bırakın tahrişi birçok sağlıkçı pozitif konuma geçmiş.
Sırf birilerinin hayatını kurtarmak için,
Kendi canlarından ödün veren o insanları da mı düşünmüyorsunuz?
Yazıktır.
Günahtır.
Bu virüs hani tehlikeli,
İnsan öldürüyor ya,
Emin olun siz bu virüsten daha tehlikelisiniz.
Virüs ilaçla belki tedavi olacak.
Ama ne yazık ki sizler,
Ne cezayla ne de ilaçla tedavi olamayacaksınız.
Neymiş efendim…
Evde canları sıkılıyormuş…
Yahu bırakın Allah aşkına…
Milletin günahına girmeyin.
Varın gidin evinize…
Ailesine kavuşabilmek için gün sayan,
Anasının babasının elini öpmek için dört gözle bekleyen,
Binlerce insanın sağlığı ile oynamayın.
Adam girmiş banka kuyruğuna,
Önünde duranın neredeyse sırtına çıkacak.
Onlarca önleme,
Onlarca uyarıya,
Onlarca tedbire karşı hala sokakta dolaşıyorsan sana ne diyebiliriz ki?
YAZIKLAR OLSUN…