Sevgili okurlar…
Cumartesi günü Cumhuriyet Halk Partisi’nin 37. Olağan Genel Kurultayı yapıldı.
Bu kurultayda 2010 yılından bu yana Genel Başkanlık görevinde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkanlığa seçildi.
Buraya kadar her şey normal,
Herhangi bir sorun yok.
Asıl sorun nerede biliyor musunuz?
Her konuşmasında muhalefeti olduğu iktidar partisine tek adamlılık göndermesi yapan fakat iş kendisine gelince yaptığı siyasetin başarılı olmadığını kabul edip görevi bırakmayan Kemal Kılıçdaroğlu’ndadır.
Sayın Kılıçdaroğlu 2010 yılından beri yürüttüğü genel başkanlık sıfatını 7. kez seçilerek tek aday olduğu için güven tazelemiştir.
Fakat benim nezdimde bir başarısı yoktur.
Muhalefet olarak devraldığı parti girdiği bütün seçimlerde yine muhalefet olarak siyasi hayatına devam etmektedir.
Sayın Kılıçdaroğlu,
Partisinde Milletvekilliği görevini sürdürürken,
2009 seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmuş,
Yüzde 37 oy alarak seçimleri kaybetmiştir.
Düşünebiliyor musunuz?
Bir genel başkan,
Genel Başkan olmadan önce bir şehirde adaylığa çıkıyor ve seçimi kazanamıyor.
Ardından genel başkan oluyor,
10 yıl boyunca da partisi hep muhalefette kalıyor.
Ve kendisi oy oranını artırdığını ifade ederek,
Başarılı olduğundan bahsediyor.
Bu işte sizce de bir tezatlık yok mu?
Yani ben buna başarı diye bakamam.
Eğer bir yerde başarı da yoksa
Israr etmenin bir mantığı yoktur.
Ama Sayın Kılıçdaroğlu ısrar etmekte bir hayli hevesli.
Bakınız 7. kez Genel Başkan adaylığına çıktı.
Herkes bilir ki,
Türkiye’de gerek STK’larda gerekse partilerde seçimler delegeler ile kazanılır.
Delegeler malum her ne kadar seçimle yapılsa da bile,
Listeler hep gücü elinde bulunduranlar kanalı ile yapılır.
Dolayısıyla kendi partisinde oyların tamamını almış olması,
Ya da tek aday olarak seçime girmesi sadece akıl bulandırır.
Eğer yaptığınız işte başarı elde edemiyorsanız ki,
Etmediğiniz her halükarda belli,
Artık bu işi bırakmalısınız.
Çünkü herkes biliyor ki,
Kemal Kılıçdaroğlu ismi başarı elde edemiyor ve hatta başında bulunduğu CHP’ye oy bile kaybettiriyor.
Şöyle bir örnek vereyim.
31 Mart 2019 seçimlerinde biliyorsunuz İstanbul’da Ekrem İmamoğlu seçimleri kazanmıştı.
Fakat yapılan itirazlar sonucu mazbatası iptal edilen İmamoğlu,
23 Haziran seçimlerinde fark atarak seçimleri kazandığını tescilledi.
Karşısında ki rakibi ise,
Türkiye’nin son Başbakanı olan Binali Yıldırım’dı.
Sayın Yıldırım Başbakanlığının ardından TBMM Meclis Başkanı olmuş ve seçimleri kaybetmesinin ardından başka heveslere girmedi.
Dolayısıyla 10 yıllık başarısızlığınızı başarı olarak lanse etmeniz partinize yaptığınız en büyük hatadır.
Parti olarak bir şeyler başarmak istiyor olsanız o koltukta oturmaz görevi layıkıyla yapacak bir isme bırakırsınız.
Bizden söylemek düşer,
Size de karar vermek…