Daha 20 yaşında bir gençsin…
Hayallerin ve umutların var.
Doktor olacağım diyorsun.
İnsanlığa faydalı olmak için en güzel yaşında kitaplara boğuluyorsun.
Bilgiler arasında kayboluyor,
Akranların farklı eğlenceler peşinde koşarken,
Sen hayaline kavuşmak,
Aileni mutlu edebilmek adına,
Sınavlara hazırlanıyorsun.
Bir gün evine giderken,
Haberlerde karşına çıkan,
Herkesin lanetlediği bir olay karşına çıkıyor,
Bir kadına bir erkek tarafından küfürlü hakaret edildiğini duyuyorsun,
İyi niyetle hareket ederek,
Yardım etmek için yaklaşıyorsun.
Erkeklik içgüdüsüyle adama çıkışıyorsun,
Adam sana da hakaret ediyor,
Yardım etmek istediğin kadın seni uzaklaştırmak için gitmeni söylüyor,
Eyvallah deyip çekip gidiyorsun,
Ama adam hırsını alamayıp yeniden küfür ediyor,
Bu sefer olay sana dönüyor,
Adamla restleşiyorsun,
O sırada adam senin üzerine geliyor,
Cebinden bıçağı çıkartıyorsun,
Bir arbede yaşanıyor,
Adam kalbinden bıçaklanıyor,
Ve sen ne olduğunu anlamadan olay yerinden uzaklaşıyorsun,
Akşam olduğunda da anacığının yanında polisler seni katil şüphelisi olarak evinden alıyor.
Mahkemeye çıkıyorsun,
Ve 12.5 yıl hapis cezasına çarptırılıyorsun.
Suçun ne?
Yolda gördüğün bir kadına sahip çıkmak…
Suçun ne?
Küçükken sana öğretilen herkese kol kanat ger,
Aciz insanlara sahip çık öğütlerine harfiyen uymak…
Suçun ne?
İnsan olmak…
Peki gerçekten suçu nedir bu çocuğun?
Biz ne zaman bu kadar kötü olabildik?
Ne oldu bize?
Neden iyi insanlar zarar görüyor.
Hani biz kardeştik.
Hani biz birdik…
Demek ki ne biz kardeşmişiz,
Ne de bir…
Biz sadece aynı havayı soluyan ama birbirlerine tahammül edemeyen iki ayaklı düşüncesiz bir topluluk olmuşuz.