Oldum bittim, modernite ve onunla beraber hayatlarımızı değiştirdiği ifade edilen teknolojiyi bir türlü sevmedim ve alaka duymadım. Duymak içinde bir sebep bulmadım. İhtiyacım ne kadar ise o kadarını kabul ettim ve hayatımda yer etmesine izim vermedim.
Böyle huzurlu ve kendimce bir hayat içinde yuvarlanıp gidiyorum.
Dün akşam evde oturmuş can sıkıntısından bir maça, bir de TRT’de yayınlanan diziye öylesine bakıp duruyordum. Dizide bir yerde öğretme rolünde oynayan oyuncu, sınıftaki öğrencilere sosyal medya(ağ’lar) denen şeyler ile ilgili sorular sordu ve aldığı cevaplar karşısında kendi düşüncelerini anlattı. Zaten bu medya lafını bir türlü sevmediğim için sosyal ağ’lar bana daha uygun geliyor, bununla ilgili çok sade ve insanı ikna edici bir eleştiri yaparak bu ağ’ların insanları nasıl ters köşe yaptığını ve yanlışı ve doğruyu ters yüz ederek hayatları değiştirdiğini anlattığı sahne, onca yazı, araştırma, inceleme ve okumuşların bu konuda ettikleri laflardan daha mantıklı ve anlaşılır geldi bana. Kafa karıştırmaktan başka bir işlevi olmayan(ha iş güç, kullanım alanı ile ilgili tartışma bunun dışında)ve insanın hayatlarını esir alan bu modernite ve teknoloji çok akıllıca bir şekilde akılı telefonlar ile herkesi etkiliyor ve gözlerimizi bunlardan bir an bile alıp, çevremizde ne olup bittiğini anlamamızı engelliyor.
Ben eski püskü bir cep telefonu ile senelerdir işimi görüyorum. Param kadar kontör alırım, arayan ve mesaj atan ile bu telefon ile görüşürüm. Ötesi beni hiç bir şekilde alakadar etmez. İşim gereği de gazetede işim olduğu kadar bilgisayar kullanır ve işim bitince dışarı çıkar ve haber için gezerim.
Bu gezmelerimde kafalarını akıllı telefonlara gömmüş ve sağından solundan bir haber, görüntüler içinde kendinden geçmiş bir halde mavi ekranın ışığına kendini kaptırmış ve çıkmak içinde bir çaba göstermeyen insanları görünce epeyce bir düşünüyorum.
Hangi yaş grubu olursa olsun, erkek, hatun, çoluk çocuk, aile boyu, gençler, iş adamları, gezenler, tozanlar, her anını kayıt altına almak için telefonu elinden bırakmayanlar, ekrandaki her şeyi takip etmek için yemeden içmeden kesilen hatta nefes aldığı bile şüpheli insanların hayatı artık teslim alınmış ve bir daha bundan kurtulamayacak gibiler.
Durum göründüğünden daha vahim ve korkutucu bir hal almış. Hayatlarımızın kıymetini bilemez halde bir telefonun içine hapsolmuş ve cezası da bitecek gibi değil.