Teknoloji hızla gelişiyor. Yapay zekâ robotların yakın gelecekte pek çok mesleğin yerini alacağı yıllardır tartışılıyor.
Ancak robotların duygusal zekâya sahip olmadığı, bu nedenle birebir iletişim, duygulara anlık yanıt verme, empati gibi insani pek çok özelliği karşılayamayacağı da konuşulanlar arasında.
Bir yapay zekâ, öğretmenin yerini alabilir mi? Akademik bilgiyi verse de çocukların ilişki ve bağlanma ihtiyacını karşılayabilir mi? Kesinlikle hayır.
Herhangi bir teknolojinin öğretmenin yerini alabileceği düşüncesine sahip olanlar, öğretmenin rolünü aslında hiç anlayamayanlardır. Öğrenme çok yönlü bir süreçtir ve farklı boyutları vardır.
Bunlar arasında sosyal, bilişsel ve duygusal boyutlar yer alır. Sosyal boyut, öğrencilerin birbirleriyle etkileşimleri, işbirliği, tartışma ve paylaşma yoluyla öğrenmelerini sağlayabilir. Bilişsel boyut, öğrencilerin bilgiyi işleme, anlama ve hatırlama şeklini içerir. Bu boyutta, öğrencilerin analitik düşünme, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerileri geliştirilir. Duygusal boyut, öğrencilerin öğrenme sürecinde hissettikleri duyguları ve öğrenmeye olan motivasyonlarını içerir.
Bu boyutların hepsi birbiriyle etkileşim halindedir ve başarılı bir öğrenme süreci için her biri önemlidir.
Yapay zekâ chatbotları, yazma ve okuma becerileri konusunda yardımcı olabilir ama sosyalleşme, duygusal destek, yaratıcılık, eleştirel düşünme gibi diğer birçok eğitim alanı da insana dokunuş gerektirir.
Öğretmenleri sadece bilgi aktaran kişiler olarak görmek yanlıştır, öğretmenin dönüştürücü gücü vardır, öğrencilere öğrenme tutkusunu aşılar, onlara rehber olurlar. Yapay zekâ chatbotları öğrenciler için ek destek ve geri bildirim sağlayarak öğretmenlere yardımcı olarak kullanılabilirler.
Öğretmenlik mesleği, teknolojik gelişmeler ve değişen dünya ile birlikte yeniden değerlendirilmeli ve öğretmenler bu değişimlere uyum sağlamak için hazırlanmalıdır.
Bunun için öğretmenlerin teknolojik becerilerini geliştirmesi, sürekli eğitim almaları önemlidir.
Bu sayede öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap verebilen, teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilen ve kendini sürekli geliştirebilen öğretmenler haline gelebilirler.
Öğretmenlerin geleceğe hazırlanması için sadece mesleki yeterliliklerinin değil, bilişsel ve fiziksel iyi olma hallerinin de önemli olduğu bir gerçek. Öğretmenlerin stresle başa çıkabilme, duygusal zekâ, iş-yaşam dengesi ve fiziksel sağlık gibi konularda desteklenmeleri gerekiyor.
Çocukların öğrenme deneyimi sosyal öğrenme şeklinde gerçekleşir, yani sadece okuma yazmayı öğrenmeleri yeterli değildir. Çocuk okulda birçok beceri ve değer kazanır; problem çözme, iş birliği, yaratıcılık ve empati gibi becerileri öğretmeye de chatbotlar henüz hazır değil.
Fakat yapay zekânın/chatbotların eğitimde insan faktörünü ortadan kaldırmaktan ziyade, eğitime anlamlı katkılar sunmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. Chatbotlar, öğretmenlerin işlerini kolaylaştırabilir ve öğrencilere bazı konuları daha hızlı öğretebilir.
Aynı zamanda öğretmenler, öğrencilerle birebir çalışarak kişiselleştirilmiş bir eğitim sunabilir.
Öğrencilerin öğrenme stillerini anlayarak, ihtiyaçlarına uygun bir eğitim planı oluşturabilirler. Böylece öğrencilerin sadece akademik başarılarına değil, kişisel gelişimlerine de odaklanırlar. Chatbotlar bu noktada öğretmen ve öğrencilere bir nevi asistanlık etmek anlamında faydalı olabilir.