Sinan Yıldız
Köşe Yazarı
Sinan Yıldız
 

COŞTUK COŞUYORUZ!

Sevgili okurlar, Şu bir gerçek ki, piyasalarda para akışı neredeyse durma noktasına geldi. ‘Piyasada para kalmadı’ demek bazılarını rahatsız edebilir ama inanın, durum tam da bu. Fındık sektörü hariç, hiçbir sektörde nakit para dönmüyor. Esnaf, çiftçi, çalışan herkes borç batağına saplanmış durumda. Alışverişler artık nakit değil, Kredi kartlarıyla yapılmaya çalışılıyor. Ne yazık ki bu da başka bir krizin habercisi. Kredi kartı ile yapılan her harcama, Günü geldiğinde katlanarak geri dönüyor. İki ay borcunu ödeyemeyen biri, Üçüncü aya geldiğinde neredeyse borcu iki katına çıkıyor. Peki, bu sürdürülebilir bir durum mu? Elbette hayır! Bankalarla boğazına kadar borçlu hale gelmiş bir toplum yaratıyoruz. Gelir eşitsizliği her geçen gün büyüyor. Bir yanda lüks içinde yaşayan bir azınlık, Diğer yanda geçim derdiyle boğuşan çoğunluk Zamanında kesenin ağzını açanlar, Belirli kesimleri zengin ederken, Gelirleri hep ‘ucu ucuna’ yeten insanlar artık nefes alamaz hale geldi. Hayat pahalılığı o kadar arttı ki, Temel ihtiyaçlar bile lüks haline geldi. İnsanlar artık markete girdiğinde fiyatlardan korkuyor. Her şey pahalı, her şeyin fiyatı yükselmiş. Peki, gelirler? Maalesef yerinde sayıyor. Dönüp baktığımızda, bu ekonomik dengesizliklerin insanlara olan etkisini daha net görüyoruz. Sadece rakamlar üzerinden konuşmuyoruz; Bu işin bir de insani boyutu var. İnsanların yaşam hakları ellerinden alınıyor. Borç içinde kıvranan vatandaş, geleceğe umutla bakmak yerine, günü kurtarmaya çalışıyor. Borçların faizleri altında ezilen aileler, hayallerini ertelerken, yaşam kaliteleri de düşüyor. Peki, çözüm ne? Kemer sıkmak mı? Daha fazla borçlanmak mı? Yoksa sisteme teslim olmak mı? Bu soruların cevabını bulmak zorundayız. Çünkü ekonomi sadece sayılarla değil, insanların yaşamlarıyla ilgili. Herkesin insanca yaşama hakkı var; fakat bu koşullarda insanca yaşamaktan söz etmek giderek zorlaşıyor. Yetkililere düşen, bu ekonomik darboğazdan çıkmanın yollarını birlikte aramak, toplumun her kesiminin sesini duymak ve bu duruma çözüm bulmaktır. Ekonomik adalet sağlanmadıkça, Gelir dağılımındaki uçurum kapanmadıkça ne yazık ki daha çok borç, daha çok krizle karşı karşıya kalacağız. Kalın sağlıcakla…  
Ekleme Tarihi: 17 Eylül 2024 - Salı
Sinan Yıldız

COŞTUK COŞUYORUZ!

Sevgili okurlar,

Şu bir gerçek ki, piyasalarda para akışı neredeyse durma noktasına geldi.

‘Piyasada para kalmadı’ demek bazılarını rahatsız edebilir ama inanın, durum tam da bu.

Fındık sektörü hariç, hiçbir sektörde nakit para dönmüyor.

Esnaf, çiftçi, çalışan herkes borç batağına saplanmış durumda.

Alışverişler artık nakit değil,

Kredi kartlarıyla yapılmaya çalışılıyor.

Ne yazık ki bu da başka bir krizin habercisi.

Kredi kartı ile yapılan her harcama,

Günü geldiğinde katlanarak geri dönüyor.

İki ay borcunu ödeyemeyen biri,

Üçüncü aya geldiğinde neredeyse borcu iki katına çıkıyor.

Peki, bu sürdürülebilir bir durum mu?

Elbette hayır!

Bankalarla boğazına kadar borçlu hale gelmiş bir toplum yaratıyoruz.

Gelir eşitsizliği her geçen gün büyüyor.

Bir yanda lüks içinde yaşayan bir azınlık,

Diğer yanda geçim derdiyle boğuşan çoğunluk

Zamanında kesenin ağzını açanlar,

Belirli kesimleri zengin ederken,

Gelirleri hep ‘ucu ucuna’ yeten insanlar artık nefes alamaz hale geldi.

Hayat pahalılığı o kadar arttı ki,

Temel ihtiyaçlar bile lüks haline geldi.

İnsanlar artık markete girdiğinde fiyatlardan korkuyor.

Her şey pahalı, her şeyin fiyatı yükselmiş.

Peki, gelirler?

Maalesef yerinde sayıyor.

Dönüp baktığımızda, bu ekonomik dengesizliklerin insanlara olan etkisini daha net görüyoruz.

Sadece rakamlar üzerinden konuşmuyoruz;

Bu işin bir de insani boyutu var.

İnsanların yaşam hakları ellerinden alınıyor.

Borç içinde kıvranan vatandaş, geleceğe umutla bakmak yerine, günü kurtarmaya çalışıyor.

Borçların faizleri altında ezilen aileler, hayallerini ertelerken, yaşam kaliteleri de düşüyor.

Peki, çözüm ne?

Kemer sıkmak mı?

Daha fazla borçlanmak mı?

Yoksa sisteme teslim olmak mı?

Bu soruların cevabını bulmak zorundayız.

Çünkü ekonomi sadece sayılarla değil, insanların yaşamlarıyla ilgili.

Herkesin insanca yaşama hakkı var; fakat bu koşullarda insanca yaşamaktan söz etmek giderek zorlaşıyor.

Yetkililere düşen, bu ekonomik darboğazdan çıkmanın yollarını birlikte aramak, toplumun her kesiminin sesini duymak ve bu duruma çözüm bulmaktır.

Ekonomik adalet sağlanmadıkça,

Gelir dağılımındaki uçurum kapanmadıkça ne yazık ki daha çok borç, daha çok krizle karşı karşıya kalacağız.

Kalın sağlıcakla…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.