Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

NASIL DA TUFA’YA GETİRİYORLAR BİZİ

İnsan aklının almayacağı çok şey var bu hayatta. Aklımız erdiği kadarıyla idare ediyor ve ömür tüketiyoruz. Çocukluktan bugüne bize verilen çok şeyin daha sonra öyle olmadığına dair bir şey duyunca; “vay anasını” diye hayret etmekten kurtulmak için elimizden geleni yapıyoruz. Kolay değil bundan arınmak ve doğruyu anlamak. Bende ve benim gibi zamanında üstümüze boca edilen çok şeyin daha sonra boş olduğunu görünce nasılda tufa’ya geldik diye hayıflanıyoruz. Birkaç akşam önce evde can sıkıntısına bir tv kanalında yabancı bir filme gözüm takıldı. Biraz bakayım, hikayesi güzel ise takip ederim dedim içimden. Başrolde tanınmış bir oyuncu vardı. Uzakdoğu dövüş sporlarında aynı zamanda antrenör olan bu oyuncu filmlerde bu spordan çokta örnek veriyor. Ha, filmde işte bu oyuncunun kızı ve arkadaşı, Filipinler mi, Endonezya mı ne orada bazı adamlarca kaçırılıyor ve bu oyuncu(aynı zamanda filmde çok önemli bir ajan rolünde) kızını bulmak için karanlık Dünya’ya adım atıyor. Zaten bildiği bu Dünya’da hiçte zorluk çekmediği gibi hemen de adamını buluyor. Bulduğu adam bir gece kulübünün(bu ülkelerde çokça var ve büyük bir sektör olmuş durumda, bildiniz siz onu yani!) sahibi. Bizim adam bu yerin sahibine her niye ise, “selamünaleyküm” diye selam veriyor, yer sahibi adam da, karşılık olarak, “aleykümselam” diyerek selama karşılık veriyor. Bu selamı alan adamı tarif edeyim önce. Adamın elinde bir içki bardağı, yanında yarı çıplak iki üç hatun ve ortalık müzik ile inlerken içkinin su olup derelerden akıp geldiği ve dans edip coşan yüzlerce kız erkek piste delicesine oynuyor. Nasıl bir görüntü olurdu sizce? Eğer Müslüman değilseniz veya dinle falan bir ilginiz yoksa, hemen aklınıza ne gelirdi? “Ulan” derdiniz hemen Müslümanlar buysa, öte Dünya’dan korkulacak bir şey yok, içki, dans, müzik, eğlence gırla, Hristiyan, Yahudi veya Budist’ten farkları yok, diye düşünebilirsiniz. Çok sayıda filmde ve dizi de aynı yerli yabancı fark etmiyor senaryo çarkı dönüyor. Filmde bir de abubakar diye bir adam var. Tipine baktığınızda adam denecek bir suratı yok. O da bildiniz buradaki Müslüman bir grubun lideri. Acımazsız, elinde silah, geleni gideni kesip biçiyor. Nasıl buraya kadar gelindi derseniz, epeyce bir konuşmak lazım…           
Ekleme Tarihi: 27 Aralık 2024 - Cuma
Erhan GÜNDOĞAR

NASIL DA TUFA’YA GETİRİYORLAR BİZİ

İnsan aklının almayacağı çok şey var bu hayatta. Aklımız erdiği kadarıyla idare ediyor ve ömür tüketiyoruz. Çocukluktan bugüne bize verilen çok şeyin daha sonra öyle olmadığına dair bir şey duyunca; “vay anasını” diye hayret etmekten kurtulmak için elimizden geleni yapıyoruz. Kolay değil bundan arınmak ve doğruyu anlamak. Bende ve benim gibi zamanında üstümüze boca edilen çok şeyin daha sonra boş olduğunu görünce nasılda tufa’ya geldik diye hayıflanıyoruz. Birkaç akşam önce evde can sıkıntısına bir tv kanalında yabancı bir filme gözüm takıldı. Biraz bakayım, hikayesi güzel ise takip ederim dedim içimden. Başrolde tanınmış bir oyuncu vardı. Uzakdoğu dövüş sporlarında aynı zamanda antrenör olan bu oyuncu filmlerde bu spordan çokta örnek veriyor. Ha, filmde işte bu oyuncunun kızı ve arkadaşı, Filipinler mi, Endonezya mı ne orada bazı adamlarca kaçırılıyor ve bu oyuncu(aynı zamanda filmde çok önemli bir ajan rolünde) kızını bulmak için karanlık Dünya’ya adım atıyor. Zaten bildiği bu Dünya’da hiçte zorluk çekmediği gibi hemen de adamını buluyor. Bulduğu adam bir gece kulübünün(bu ülkelerde çokça var ve büyük bir sektör olmuş durumda, bildiniz siz onu yani!) sahibi. Bizim adam bu yerin sahibine her niye ise, “selamünaleyküm” diye selam veriyor, yer sahibi adam da, karşılık olarak, “aleykümselam” diyerek selama karşılık veriyor. Bu selamı alan adamı tarif edeyim önce. Adamın elinde bir içki bardağı, yanında yarı çıplak iki üç hatun ve ortalık müzik ile inlerken içkinin su olup derelerden akıp geldiği ve dans edip coşan yüzlerce kız erkek piste delicesine oynuyor. Nasıl bir görüntü olurdu sizce? Eğer Müslüman değilseniz veya dinle falan bir ilginiz yoksa, hemen aklınıza ne gelirdi? “Ulan” derdiniz hemen Müslümanlar buysa, öte Dünya’dan korkulacak bir şey yok, içki, dans, müzik, eğlence gırla, Hristiyan, Yahudi veya Budist’ten farkları yok, diye düşünebilirsiniz. Çok sayıda filmde ve dizi de aynı yerli yabancı fark etmiyor senaryo çarkı dönüyor. Filmde bir de abubakar diye bir adam var. Tipine baktığınızda adam denecek bir suratı yok. O da bildiniz buradaki Müslüman bir grubun lideri. Acımazsız, elinde silah, geleni gideni kesip biçiyor. Nasıl buraya kadar gelindi derseniz, epeyce bir konuşmak lazım… 

         

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.