Süleyman ERKAN
Köşe Yazarı
Süleyman ERKAN
 

GELİN ALMA

       1954-1950’li yıllarda Turhal’da at arabacılığı yapan, Erbaalı Demir Ali diye biri yaşardı. Atlarıyla yük taşır, geçimini sağlar, alın terinin ekmeğini yermiş. Turhal da şeker fabrikası o dönemin büyük bir endüstri fabrikası olarak üretim yapıyordu. İnsan iş gücüne ihtiyaç vardı. Çevre il ve ilçelerden akın, akın insanlar Turhal’a gelip yerleşiyorlardı. Fabrikada çalışanlar, pancar ekimi yapanlar, hayvan besleyenler Turhal’da buluşuyorlardı.           Milli bankamızın desteğiyle; “ Anadolu şeker fabrikaları desteğiyle Turhal şeker fabrikası 7-Ekim- 1933 tarihinde 3,000.000 TL sermayeyle iktisat müdürü yardımcısı Celal Bayar tarafından kuruldu.” Türkiye’nin dördüncü şeker fabrikası olarak 19- Ekim- 1934 de işletmeye açıldı.           Demir Ali Turhal da at arabasıyla taşımacılık yapar, güz gelince de köyüne gider ekinini ekerdi. 1945-1950’li yıllarda düğünler tarım işleri bitince güz aylarında, kışa doğru yapılırdı. Güz gelmiş Demir Ali Erbaa’nın Endizpınar köyünde tarlasını atıyla çift sürmektedir. Tarlasının yanından geçen yoldan Evciler köyü düğün alayı geçmektedir. Demir Ali atlarını durdurur düğün alayının oynayıp gülüşünü neşe içinde seyreder. İçinden de “ Bende şu düğün alayının içinde yer alsaydım oynayıp, eğlenip halay çekseydim” diye düşünür durur. Sesler uzaklaşınca hayallerinden gerçek dünyasına döner. Bu arada soluklanması da, hayvanların dinlenmesi de bitmiştir. Demir Ali işine devam eder.      Aradan üç saat geçmiştir. Düğün alayı geri dönmektedirler. Bu sefer eğlence, oyun yoktur. Bir uğultu, gürültüdür ortalığı kaplamaktadır. Demir Ali merek eder, düğün alayının önüne çıkar. “Nedir bu haliniz, ne oldu size giderken oynuyordunuz, dönüşte cenaze var gibi dönüyorsunuz?” kime sorsa yanıt vermez. İçlerinden biri çıkar meraklı adama, “ Ben damadın babasıyım! Bizler Evciler köylüleriz. Küplüce köyünden oğlumu everdim. Nişan yaptık, söz kesip düğün tarihini belirledik. Gelin almaya Küplüce köyüne yaklaştığımızı gören gelin sevdiğiyle kaçmış. Bizde eli boş geri köyümüze dönüyoruz.”          Düğün alayı tarlanın sınırına oturup, dinlenip nefes almaya başlarlar. Demir Ali bu çirkin olaya üzülür. Damadın babasını birkaç cümle ile teselli etmeye çalışa da beceremez. Damadın babasına dokunsan ağlayacak, tepesinden dumanlar yükselmektedir. Demir Ali; “ Sizin köyün ve köylülerin bir şanı, şerefi vardır. Güle oynaya gelin almaya topluca gidip, cenaze varmış gibi köye dönmek olmaz. Benim evde iki yetişkin kızım var gidin hangisini beğeniyorsanız giydirin gelin olarak alın götürün. Bu topluluk mahcup olmasın. Sizinde eliniz boş dönmeyin.”              Düğün alayı bekleye dursun, damat, babası ve yakınları Endizpınara giderler. Kızlardan birini beğenirler. Giydirip, kuşandırırlar. Tarlaya düğün alayının yanına gelirler. Eğlence kaldığı yerden başlar. Davulla zurna çalar, insanlar coşku ile halaylarını çekerek Evciler köyüne düğün alayı gider.           Eski insanlarda birlik beraberlik, yardımlaşma duygusu üst seviyedeydi. Yapılan bir yanlış nasıl telafi edilecekse yapılırdı. Aradığımız duygular, hoş görü, sevgi, saygı, yardımlaşmak, güvenmek ve karşılıksız yardımlaşmayı kaybettik. Kaybolan zaman geri gelmez ama şu andan sonra birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirecek temellerimize sıkı sarılmalıyız.  
Ekleme Tarihi: 22 Ekim 2024 - Salı
Süleyman ERKAN

GELİN ALMA

       1954-1950’li yıllarda Turhal’da at arabacılığı yapan, Erbaalı Demir Ali diye biri yaşardı. Atlarıyla yük taşır, geçimini sağlar, alın terinin ekmeğini yermiş. Turhal da şeker fabrikası o dönemin büyük bir endüstri fabrikası olarak üretim yapıyordu. İnsan iş gücüne ihtiyaç vardı. Çevre il ve ilçelerden akın, akın insanlar Turhal’a gelip yerleşiyorlardı. Fabrikada çalışanlar, pancar ekimi yapanlar, hayvan besleyenler Turhal’da buluşuyorlardı.

          Milli bankamızın desteğiyle; “ Anadolu şeker fabrikaları desteğiyle Turhal şeker fabrikası 7-Ekim- 1933 tarihinde 3,000.000 TL sermayeyle iktisat müdürü yardımcısı Celal Bayar tarafından kuruldu.” Türkiye’nin dördüncü şeker fabrikası olarak 19- Ekim- 1934 de işletmeye açıldı.

          Demir Ali Turhal da at arabasıyla taşımacılık yapar, güz gelince de köyüne gider ekinini ekerdi. 1945-1950’li yıllarda düğünler tarım işleri bitince güz aylarında, kışa doğru yapılırdı. Güz gelmiş Demir Ali Erbaa’nın Endizpınar köyünde tarlasını atıyla çift sürmektedir. Tarlasının yanından geçen yoldan Evciler köyü düğün alayı geçmektedir. Demir Ali atlarını durdurur düğün alayının oynayıp gülüşünü neşe içinde seyreder. İçinden de “ Bende şu düğün alayının içinde yer alsaydım oynayıp, eğlenip halay çekseydim” diye düşünür durur. Sesler uzaklaşınca hayallerinden gerçek dünyasına döner. Bu arada soluklanması da, hayvanların dinlenmesi de bitmiştir. Demir Ali işine devam eder.

     Aradan üç saat geçmiştir. Düğün alayı geri dönmektedirler. Bu sefer eğlence, oyun yoktur. Bir uğultu, gürültüdür ortalığı kaplamaktadır. Demir Ali merek eder, düğün alayının önüne çıkar. “Nedir bu haliniz, ne oldu size giderken oynuyordunuz, dönüşte cenaze var gibi dönüyorsunuz?” kime sorsa yanıt vermez. İçlerinden biri çıkar meraklı adama, “ Ben damadın babasıyım! Bizler Evciler köylüleriz. Küplüce köyünden oğlumu everdim. Nişan yaptık, söz kesip düğün tarihini belirledik. Gelin almaya Küplüce köyüne yaklaştığımızı gören gelin sevdiğiyle kaçmış. Bizde eli boş geri köyümüze dönüyoruz.”

         Düğün alayı tarlanın sınırına oturup, dinlenip nefes almaya başlarlar. Demir Ali bu çirkin olaya üzülür. Damadın babasını birkaç cümle ile teselli etmeye çalışa da beceremez. Damadın babasına dokunsan ağlayacak, tepesinden dumanlar yükselmektedir. Demir Ali; “ Sizin köyün ve köylülerin bir şanı, şerefi vardır. Güle oynaya gelin almaya topluca gidip, cenaze varmış gibi köye dönmek olmaz. Benim evde iki yetişkin kızım var gidin hangisini beğeniyorsanız giydirin gelin olarak alın götürün. Bu topluluk mahcup olmasın. Sizinde eliniz boş dönmeyin.”

             Düğün alayı bekleye dursun, damat, babası ve yakınları Endizpınara giderler. Kızlardan birini beğenirler. Giydirip, kuşandırırlar. Tarlaya düğün alayının yanına gelirler. Eğlence kaldığı yerden başlar. Davulla zurna çalar, insanlar coşku ile halaylarını çekerek Evciler köyüne düğün alayı gider.

          Eski insanlarda birlik beraberlik, yardımlaşma duygusu üst seviyedeydi. Yapılan bir yanlış nasıl telafi edilecekse yapılırdı. Aradığımız duygular, hoş görü, sevgi, saygı, yardımlaşmak, güvenmek ve karşılıksız yardımlaşmayı kaybettik. Kaybolan zaman geri gelmez ama şu andan sonra birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirecek temellerimize sıkı sarılmalıyız.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

22
Ekim
27
Eylül
07
Haziran
30
Mayıs
23
Nisan
18
Nisan
06
Mart
04
Mart
13
Şubat
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.