Yaşadığımız doğada gördüğümüz ama hakkında bilgi sahibi olmadığımız onlarca canlılar var. Bunlardan biriside süngerdir. Sünger denizlerde yaşayan çok hücreli bir canlıdır. Ne kadar sünger varsa suda yaşamaktadırlar. Süngerlerin diğer hayvanlardan farklı olarak gerçek dokularından ve organlarından yoksundurlar.        Bilim adamlarınca süngerlerin tanımlanmış 15.000 ( on beş bin) türünün olduğu söylenir. Süngerlerin kalbi, beyni yoktur. Sorunları da yoktur. Bitki gibi görünen bu canlılar göl, deniz, okyanuslarda yaşamaktadırlar. Bilim adamlarına göre, süngerlerin birkaç yüz yıl yaşında olabileceklerine inanıyorlar. “Yapıları, işlevleri, gelişimleri acısından süngerler, diğer hayvanların hepsinden farklıdır.”  Süngerlerin diğer hayvanlara göre iç organları yoktur. Kalpleri, beyinleri, sinir sistemleri olmayan süngerler yaşamlarını nasıl sürdürüyorlar?       Süngerlerin içindeki küçük hücreler, yaşam için gerekli olan birçok işlevi yerine getirir. Özel hücreler yiyecek yakalar, besin taşır ya da atıkları boşaltır. Başka hücrelerse iskeleti ya da deri elemanlarını oluştururlar. Bazı hücrelerde, gerekirse bir hücre türünden başka bir hücre türüne bile dönüşebilir.     Canlı iki süngeri iyice ezip elekten geçirirsek, tekrar yaşamına devam eder mi? Her bir süngeri eski haline getirmek için yavaş, yavaş birbirinden ayrılacaktır. Sonra her bir sünger kendi yaşamına devam edecektir. “ Başka hiçbir bitki ya da hayvan kendini böyle yeniden oluşturamaz.”       Süngerler denizlerin elektrikli süpürgeleridir. Üzerindeki gözenekler, çeşitli canlıların barınaklarıdır. Küçük canlıları her hücre ileri, geri hareketle canlıları yakalar. Bir saatte hacminin yaklaşık on katı kadar su pompalayan sünger, suda ki besini, zehirli kimyasalları ve tüm bakterilerin yaklaşık % 90’ını emer. Dr. John Hooper ; “ süngerler, denizin en etkili elektrik süpürgeleridir.” Bir süngerin 17,128 canlıya ev sahipliği yaptığı görülmüştür.         Bilim adamları süngerlerin ve onlarla ortak yaşam süren canlıların yeni ve eşsiz ilaçlar üretmek için kaynak olduğunu belirtiyorlar. AIDS, kanser, sıtma ve başka hastalıklarda kullanılacaklarına inanıyorlar.