“Ormanda gezinen adamın biri kelebeğin kozadan çıkmaya çalıştığını görürü. Kozadan çıkmaya çalışan kelebeği saatlerce izler. Sonra adam, kelebeğin kozadan çıkmak için çabalamaktan vazgeçtiğini, gücünün kalmadığını düşündü. Kelebeğe yardım edeyim de kolayca çıksın diye düşündü ve kozadaki deliği daha rahat çıksın diye büyüttü.
Bu sayede kelebek kozasından kolayca çıkabildi. Fakat çıkmaya daha hazır değildi, bedeni hala kuru ve kanatları buruş buruştu. Adam, kelebeğin gücünü toplayıp, kanatlarını açıp, uçacağını düşünüyordu. Ama kelebek kozasından zamanından önce çıkmıştı. Ne kadar çabalasa da uçamadı ve buruşmuş kanatlarıyla yerde sürünmeye devam etti.
Adam iyi niyetli bir şekilde kelebeğe yardım etmeyi istemişti ama bilmediği nokta; kelebeğin kozadan çıkmak için çabalaması, bedenindeki sıvının kanatlarına gitmesi ve bu sayede doğru zamanda kozasından çıktığında uçabilmesini sağlayacaktı.
Hayat akarken sarf edilen çabalar, uğraşlar bizi hayatımızdaki bir sonraki adıma hazırlar, gerekli güce ulaşmasını sağlar. Kendi kanatlarımızla uçmak isterseniz emek vermeniz, zorluklarla mücadele etmeniz gerekir.”
Zor zamanlar güçlü insanlar yetiştirir. Güçlü insan mücadele etmesini bilir. Kendine ve çevresine kolay zaman ayırır. Kolaylaştırılmış bir hayat zayıf insanlar yetiştirir. Zayıf insanlar der zaman başkalarına bağımlı ve muhtaçtırlar. Zorluğu yaşamış insanlar hayata dişi tırnağıyla sarılır. Her şeyi öğrenip başarmak için her türlü mücadeleyi uygular. Kazandıklarının, çevredeki insanın ve canlıların değerini bilir. Çocuklarımızın hayatını kolaylaştırmaktansa onları hayata karşı birer savaşçı gibi bilgili, deneyimli yetiştirmeliyiz. Bir ülkede sorup, sorgulayan, okuyup araştıran, birlikte üretip paylaşan, yeniliğe acık insanlar saygı görür. O toplumun ülkesi kalkınır, gelişir.