Uzm. Klinik Psikolog Ahsen KAYA
Köşe Yazarı
Uzm. Klinik Psikolog Ahsen KAYA
 

KAYIP

Sevgili okur, merhaba. Her yolculuk, içinde kayıpları da barındırır. Herkes yolculuğa, bir bütün olarak çıkar. Bir bütün olarak devam etmek ve yolu o bütünlükle sonlandırmak ister. Fakat bu bütünlük, içinde bulunulan yolculuk süresince korunamayabilir. Çünkü çıkılan her yol, kişiye bir şeyler katar ve kişiden bir şeyler alır. Kişi istese de istemese de, kendine yeni şeyler katabilmek için bir şeyleri yitirmek zorunda kalır. Yol, tüm ihtimalleri içinde barındırır. Planladığımız ve hayal ettiğimiz gibi ilerlemez. Gün bile, gece ve gündüzden oluşur. Var olan her şeyin, her sürecin karanlık ve aydınlık tarafı vardır. Zamanı geldiğinde, her iki tarafla da yüzleşir insan. Peki, ne zaman yüzleşmekten korkar, zorlanır, bazen de kabullenemez insan? Kaybolduğunda. Kişi, kendi yolunda kolay kolay kaybolmaz aslında. Fakat bazen yorulur, devam etmekte güçlük çeker ve yolun sonunu getiremeyeceğini düşünür. Yolun karanlık tarafındadır o esnada. Eğer uzun bir süre boyunca ilerlemez ve o karanlıkta durursa, yavaş yavaş yitirir. Güzel olan her şeyi, her ihtimali. Ve yavaş yavaş kaybeder. Aydınlık tarafa ulaşma düşüncesini… Kaybolan kişi, çaresiz hisseder. Karanlıkta kalan kişi, korkmuş hisseder. Çaresizlik ve korku, insanı yalnızlığa iter. Kişi, kendi yalnızlığında kendini yitirir. İşte, en büyük kayıptır o. ‘Yalnızlık’. Başka hiçbir şey dolduramaz, kişinin kendi açtığı boşluğu. Dışarıdaki kalabalık, içeriye giremez. Gelecek, hayallerle süslenemez. Geçmiş, anılarla gülümsetemez. Yalnızlığı, geçmiş de dolduramaz gelecek de. Sadece, şu an doldurabilir. Sadece, yaşarken hissedilmez yalnızlık. O nedenle kişi, kaybolmuşsa; yapabilecek tek şeyi, varlığına sığınmaktır. Var oluşuna bir anlam yüklemektir. Var olduğu anda kalmaktır. Fakat insan; geçmişi ve geleceği olmadan, sadece şu an var olarak yaşayabilir mi? Yaşayamaz. Sadece o anını doldurur ama hissedemez. Hissederek yaşayabilmek için, kişinin geçmişteki anılarına ve gelecekteki hayallerine ihtiyacı vardır. Gelecek, bir amaç kazandırır; geçmiş de bir tecrübe sağlar. Kişi, şu anını yaşayabilmek için bu iki varlığı birleştirip yeni bir anlam yaratmalıdır. İşte bu anlam, kişiyi kaybolduğu o karanlıktan kurtaracak olan şeydir. Hangi gece, sabahına kavuşmamıştır ki? Elbette, bu karanlık da, aydınlığına kavuşacaktır. Önemli olan; karanlıkta geçirilen sürenin, insana ne katıyor olduğudur. İşte kişinin bulduğu ‘anlam’, bu kısımda devreye girmelidir. “Karanlıktayım, günü geldiğinde aydınlığa ulaşacağım. Peki, ben ne istiyorum? Benim için ‘anlamlı’ olan ne? Bana ‘anlam’ katan ne?” Kişi, bu soruların cevabını vermeli ve sonra devam etmelidir yoluna. Devam edebilmek için bir ‘anlam’ gereklidir insana. Bir sürü var oluş ihtimali arasından, gerçek ‘anlam’ nasıl bulunur peki? Herkes onu aramaya çalışır. Fakat tüm arayışlar nafiledir. Çünkü anlam, içimizdedir. Arayıp bulunmaz, hissedilir. Oluşan bir şeydir, zamanla biz oluştururuz onu. Biz büyütürüz, biz besleriz. Bizim bir parçamızdır, varlığımızın özüdür. Nedir, hayatın anlamı? ‘Huzur’dur. Anlamı hissetmek ve yola devam edebilmek için, size huzur veren şeyi hatırlayın. Ve onu, koruyun. Onu kaybetmeyin. Onunla kalın. Yoldaki ‘kayıp’larımızın, içimizdeki ‘anlam’ı yitirmemize sebep olmaması dileği ile… Görüşmek üzere…
Ekleme Tarihi: 21 Mart 2025 - Cuma
Uzm. Klinik Psikolog Ahsen KAYA

KAYIP

Sevgili okur, merhaba.

Her yolculuk, içinde kayıpları da barındırır. Herkes yolculuğa, bir bütün olarak çıkar. Bir bütün olarak devam etmek ve yolu o bütünlükle sonlandırmak ister. Fakat bu bütünlük, içinde bulunulan yolculuk süresince korunamayabilir. Çünkü çıkılan her yol, kişiye bir şeyler katar ve kişiden bir şeyler alır. Kişi istese de istemese de, kendine yeni şeyler katabilmek için bir şeyleri yitirmek zorunda kalır. Yol, tüm ihtimalleri içinde barındırır. Planladığımız ve hayal ettiğimiz gibi ilerlemez. Gün bile, gece ve gündüzden oluşur. Var olan her şeyin, her sürecin karanlık ve aydınlık tarafı vardır. Zamanı geldiğinde, her iki tarafla da yüzleşir insan.

Peki, ne zaman yüzleşmekten korkar, zorlanır, bazen de kabullenemez insan? Kaybolduğunda. Kişi, kendi yolunda kolay kolay kaybolmaz aslında. Fakat bazen yorulur, devam etmekte güçlük çeker ve yolun sonunu getiremeyeceğini düşünür. Yolun karanlık tarafındadır o esnada. Eğer uzun bir süre boyunca ilerlemez ve o karanlıkta durursa, yavaş yavaş yitirir. Güzel olan her şeyi, her ihtimali. Ve yavaş yavaş kaybeder. Aydınlık tarafa ulaşma düşüncesini…

Kaybolan kişi, çaresiz hisseder. Karanlıkta kalan kişi, korkmuş hisseder. Çaresizlik ve korku, insanı yalnızlığa iter. Kişi, kendi yalnızlığında kendini yitirir. İşte, en büyük kayıptır o. ‘Yalnızlık’. Başka hiçbir şey dolduramaz, kişinin kendi açtığı boşluğu. Dışarıdaki kalabalık, içeriye giremez. Gelecek, hayallerle süslenemez. Geçmiş, anılarla gülümsetemez. Yalnızlığı, geçmiş de dolduramaz gelecek de. Sadece, şu an doldurabilir. Sadece, yaşarken hissedilmez yalnızlık. O nedenle kişi, kaybolmuşsa; yapabilecek tek şeyi, varlığına sığınmaktır. Var oluşuna bir anlam yüklemektir. Var olduğu anda kalmaktır.

Fakat insan; geçmişi ve geleceği olmadan, sadece şu an var olarak yaşayabilir mi? Yaşayamaz. Sadece o anını doldurur ama hissedemez. Hissederek yaşayabilmek için, kişinin geçmişteki anılarına ve gelecekteki hayallerine ihtiyacı vardır. Gelecek, bir amaç kazandırır; geçmiş de bir tecrübe sağlar. Kişi, şu anını yaşayabilmek için bu iki varlığı birleştirip yeni bir anlam yaratmalıdır.

İşte bu anlam, kişiyi kaybolduğu o karanlıktan kurtaracak olan şeydir. Hangi gece, sabahına kavuşmamıştır ki? Elbette, bu karanlık da, aydınlığına kavuşacaktır. Önemli olan; karanlıkta geçirilen sürenin, insana ne katıyor olduğudur. İşte kişinin bulduğu ‘anlam’, bu kısımda devreye girmelidir. “Karanlıktayım, günü geldiğinde aydınlığa ulaşacağım. Peki, ben ne istiyorum? Benim için ‘anlamlı’ olan ne? Bana ‘anlam’ katan ne?” Kişi, bu soruların cevabını vermeli ve sonra devam etmelidir yoluna. Devam edebilmek için bir ‘anlam’ gereklidir insana.

Bir sürü var oluş ihtimali arasından, gerçek ‘anlam’ nasıl bulunur peki? Herkes onu aramaya çalışır. Fakat tüm arayışlar nafiledir. Çünkü anlam, içimizdedir. Arayıp bulunmaz, hissedilir. Oluşan bir şeydir, zamanla biz oluştururuz onu. Biz büyütürüz, biz besleriz. Bizim bir parçamızdır, varlığımızın özüdür. Nedir, hayatın anlamı? ‘Huzur’dur. Anlamı hissetmek ve yola devam edebilmek için, size huzur veren şeyi hatırlayın. Ve onu, koruyun. Onu kaybetmeyin. Onunla kalın.

Yoldaki ‘kayıp’larımızın, içimizdeki ‘anlam’ı yitirmemize sebep olmaması dileği ile…

Görüşmek üzere…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yenge
(21.03.2025 15:48 - #72501)
Bütün kayıplarımızı gelecekte bulmak umuduyla yolun hep açık olsun kızım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)

Diğer Yazıları

21
Mart
14
Mart
07
Mart
28
Şubat
21
Şubat
14
Şubat
07
Şubat
31
Ocak
24
Ocak
17
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.