Anasayfa
Yazarlar
Vahit KOÇ
Yazı Detayı
Bu yazı 1588+ kez okundu.
ALLAH'IN DİNİYLE ALLAH'IN YARATTIĞI İNSANLARI BULUŞTURABİLMEK
Geçenlerde konuşmacıyı dinliyorum. Allah’ın dinini, İslam’ı, Allah’ın yarattığı insanlara nasıl anlatmamız gerektiği konusunu işliyor. Bu hususla ilgili tespitlerini sıralıyor. Önce insana saygı, güler yüz, güzel söz ve hikmetle yaklaşmak ve fedakarlık yapmak…O sıraladıkça ben de zihnimden günümüzün insanlara yaklaşımı ile geçmişin yaklaşımını kıyaslıyorum…Önce günümüz diyorum… Gerçekten nice insanlar bu hususta çaba ve gayret gösterdikleri halde, bırakın yabancıları en azından kulakları “İslam” kelimesine aşına olanların bile niçin dikkatini çekemiyor?Yıllardır cami ve cemaatle haşır neşir olunduğu halde toplumda sözüne sadık, elinden ve dilinden emin olunan insanlar yetiştirilemiyor? Etrafımızdaki insanları bir tarafa koyalım, acaba bizler neden aile fertlerimiz, çocuklarımız üzerinde bile bir etki, tesir oluşturamıyoruz?Bizim insanlara sunduğumuz bu din anlayışı, acaba neden en azından onların bir kısmının ilgi ve alakasını çekmiyor? Ve zaman geçtikçe tüm çaba ve uğraşlara rağmen bu insanların dini yaşayışa karşı ilgi ve alakası azalıyor?Acaba neden yürekler ve yürekler üzerinden kişiliğimizi şekillendiremiyoruz? Din anlayışımızı bir takım yüzeysel ritüellerden öte geçiremiyoruz?Bu sorulara ilaveten kendimize şu soruları da sormamız gerekir diye düşünüyorum.Hz. Muhammed (SAV) yirmi üç yıllık bir süre içinde, tek başına üstlendiği bu davayı Hira mağarasından başlatıp Arap yarımadasının sınırlarının ötesine aşırdı? Nasıl oldu da kısa zaman dilimi içerisinde o insanlardan mükemmel bir toplum oluşturdu?Yine kısa sayılacak bir zaman dilimi içerisinde Orta Asya, Kafkaslar, Balkanlar ve Anadolu, nasıl bir dil kullanıldı ve nasıl bir İslam anlayışı sunuldu da insanların yüreklerinde karşılık buldu?Şu soruyu da sorsak kendimize… Veya sorabilsek… İslam’ın anlatılması, tebliğ derken, dilimizle anlatmanın dışında aklımıza başka bir metot gelmemeli mi? Duygularımızın, düşüncelerimizin, fikrimizin, zikrimizin, kullandığımız dilimizin, duruşumuzun, yani kimlik ve kişiliğimizin diğer insanlar üzerinde etki ve tesir noktasında katkısı yok mudur?Evet… Beş vakit namazı hiç aksatmadan kıldığımız halde, Hz Muhammed (SAV)in peygamber olmazdan ve peygamber olduktan sonra insanların unutamadığı en büyük vasfı olan “Muhammed’ül Emin” (Güvenilir, Emin Muhammed) olma vasfı bir parçacık dahi ilgi ve alakamızı çekmiyorsa ve bu “emin” olma “güvenilir” olma benliğimizde yine bir parçacık dahi olsa yer bulamamışsa başkalarına ne anlatabiliriz ki?Hele de ilk emri “oku” olan Allah’ın, bu ilk emrine kayıtsız kalarak, O Aziz Kitabı okumadan tebliğcisi, açıklayıcısı olmak…Düşüne biliyor musunuz? O bize ilk emir olarak “okuyun” diyor. Biz bu emri yerine getirmeden, ya da tersinden baktığımızda “okuyun” emrine okumamak suretiyle“karşı çıkarak” işe başlıyoruz.Ben, yine de Peygamber (SAV)in kullandığı dili kullanarak, O’nun anladığı ve anlattığı dinle insanlar buluşturulduğunda tıpkı “Nasır” suresinde gözler önüne serilen tabloda olduğu gibi insanların fevc fevc , bölük bölük Allah’ın dinine yöneleceğine inanıyorum.Çünkü Allah’ın diniyle Allah’ın yarattığı insanların buluşmaması, bir birinden kaçması mümkün değil. Eğer bir sıkıntı varsa bu bizim din anlayışımızdan ve onu yanlış sunuşumuzdandır. İçinde bulunmuş olduğumuz toplumdaki , hatta İslam aleminde var olan çeşit çeşit din anlayışını ve kullanılan dili bir de bu açıdan değerlendirelim.
Ekleme
Tarihi: 28 Kasım 2016 - Pazartesi
ALLAH'IN DİNİYLE ALLAH'IN YARATTIĞI İNSANLARI BULUŞTURABİLMEK
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.