Vahit KOÇ
Köşe Yazarı
Vahit KOÇ
 

BÖLGEMİZDE YAŞANAN OLAYLARA BENİM BAKIŞIM

Önce şunu ifade edeyim. Zikrime ve zihnime düşürülen ilahi ifadede yeryüzünde yaşayan tüm insanlar ırkına, rengine, diline ve inancına bakılmaksızın iki guruba ayrılır. Bunlardan biri doğru yolun yolcuları olan topluluk, diğeri ise delalet ehlini de yanına almış gazap ehlinin oluşturduğu taraf… Bu iki gurubu birbirinden ayıran, farklı kılan en belirgin özellikleri ise gazap ehli, sahip olmuş oldukları güç üzerinden, ya da gücü kullanarak tüm insana, insanlığa, insani değerlere hakim olmanın çabası ve gayreti içinde olmaları iken, diğer doğru yolun yolcuları olarak isimlendirilen kitle, topluluk da onların karşısında olanlar… Bunlar için “karşısında olanlar” ifadesi çok yavan ve zayıf olarak görülebilir. Aslında bu taraf adaleti esas alıp eşitlik ve barış içinde yaşamayı, insanlığı yaşatmayı hedefleyen kitledir. Bu ayırım sadece günümüzü ilgilendiren, günümüze ait bir ayırım değil. İnsanlık tarihi boyunca sürüp gelen ve günümüzde de varlığını en açık ve canlı bir şekilde sürdüren bir ayırım. Bu gün bölgemize baktığımızda yaşanan iki temel olay görülmektedir. Bunlardan biri İsrail- Gazze veya Gazze ölçeğinde İsrail- Filistin olayı… Diğeri de Suriye coğrafyasında yaşanan Esat-Muhalifler olayı… Yani aynı anda şahit olduğumuz iki sosyal hadise… Bu iki sosyal hadisenin dünya kamuoyuna yansıması, dünya kamuoyunun bu olayları değerlendiriş şekli bizim bu olayları nerede durup da hangi açıdan değerlendirmemiz gerektiği noktasında bir pencere açmakta, bir yol göstermektedir. Gazze olayının ortaya koyduğu gerçeklerle Suriye olayının ortaya koyduğu gerçeklerin dünya kamuoyunun vicdanında bulduğu karşılık farklıdır. İsrail -Gazze savaşında dünyanın vicdan sahibi halkları baştaki yöneticilerine rağmen Gazze halkı yanında tavır almış ve bu tavırları ile en başta kendi idarecileri ile ters düşmüşlerdir. Öyle ki Gazze’deki acı ve zulüm dünyanın en ücra köşesindeki vicdan sahibi insanların gündeminde yer bulmuştur. Suriye olaylarına gelince, bu olaylar dünya halklarından ziyade bu halkların yöneticileri tarafından sahiplenilmiştir.  Ve bu süreçte Suriye olayları üzerinden en çok da sevinip mutlu olan, hiç beklenmedik anda yepyeni fırsatları karşısında bulan İsrail olmuştur. İsrail, daha önce Gazze ile ilgili yardım teşebbüsünde bulunmak isteyen veya sözle destek olanları en ağır şekilde uyarıp tehdit etmek suretiyle sustururken söz konusu Suriye veya buralarda etkin olan devletler veya guruplar olunca bırak aleyhte ifadeleri, onları öven, destekleyen bir tavır almıştır. Hatta memnuniyetin daha da ileri bir seviyesi olarak Suriye halkının dışında toplu sevinç gösterilerinin sergilendiği ve resmi makamların neredeyse birbirini tebrik ettiği tek ülke yine İsrail olmuştur. Bu yüzden ben, bana söylenenlere, söylenmek istenenlere ve söyleniş şekline hiç de itibar etmiyorum. Bunun yerine İnsanın, insanlığın yüreğini dinliyorum. Daha önceden var olan şu ölçümü yaşanan bu olaylar için de neyin ne olduğunu anlamak amacıyla tekrar devreye sokuyorum. Diyorum ki ; “Rabbim! Benim yüreğimin sevinci ile şu dünyanın azgınlarının yüreğindeki sevinci örtüştürme.”  Ve yine; “Rabbim! Benim yüreğimdeki üzüntü ile de onların yüreğindeki üzüntüyü örtüştürme…”  Ve bakarım…  Bu gün, yüz yıl önce benim ülkemi, milletimi, bu günkü gibi yine tüm bölgeyi talan etmek isteyenler hangi tarafta veya neye ve niçin sevinirler? Bilin ki ben onların karşı tarafındayım.  Karşı tarafta olduğumda yanıma düşenlerin ırkı, milliyeti, inancı, dini beni hiç ilgilendirmez. İster Afrikalı, ister Amerikalı, ister Asyalı… Kim olursa olsun… Onlar benim zihnimde dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar haksızlık ve zulme uğramış insanlardır… Evet! Duruş yerimi ve yolumu belirlemeye çalışırken geçmişin azgınlarının günümüzdeki temsilcilerinin yolu üzere olmamayı, geçmişte ve günümüzde bu azgınlarla mücadelenin önderleri olan peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yolunun yolumun olmasını Rabbimden dilerim…
Ekleme Tarihi: 17 Aralık 2024 - Salı
Vahit KOÇ

BÖLGEMİZDE YAŞANAN OLAYLARA BENİM BAKIŞIM

Önce şunu ifade edeyim. Zikrime ve zihnime düşürülen ilahi ifadede yeryüzünde yaşayan tüm insanlar ırkına, rengine, diline ve inancına bakılmaksızın iki guruba ayrılır. Bunlardan biri doğru yolun yolcuları olan topluluk, diğeri ise delalet ehlini de yanına almış gazap ehlinin oluşturduğu taraf… Bu iki gurubu birbirinden ayıran, farklı kılan en belirgin özellikleri ise gazap ehli, sahip olmuş oldukları güç üzerinden, ya da gücü kullanarak tüm insana, insanlığa, insani değerlere hakim olmanın çabası ve gayreti içinde olmaları iken, diğer doğru yolun yolcuları olarak isimlendirilen kitle, topluluk da onların karşısında olanlar… Bunlar için “karşısında olanlar” ifadesi çok yavan ve zayıf olarak görülebilir. Aslında bu taraf adaleti esas alıp eşitlik ve barış içinde yaşamayı, insanlığı yaşatmayı hedefleyen kitledir.

Bu ayırım sadece günümüzü ilgilendiren, günümüze ait bir ayırım değil. İnsanlık tarihi boyunca sürüp gelen ve günümüzde de varlığını en açık ve canlı bir şekilde sürdüren bir ayırım.

Bu gün bölgemize baktığımızda yaşanan iki temel olay görülmektedir. Bunlardan biri İsrail- Gazze veya Gazze ölçeğinde İsrail- Filistin olayı… Diğeri de Suriye coğrafyasında yaşanan Esat-Muhalifler olayı… Yani aynı anda şahit olduğumuz iki sosyal hadise… Bu iki sosyal hadisenin dünya kamuoyuna yansıması, dünya kamuoyunun bu olayları değerlendiriş şekli bizim bu olayları nerede durup da hangi açıdan değerlendirmemiz gerektiği noktasında bir pencere açmakta, bir yol göstermektedir.

Gazze olayının ortaya koyduğu gerçeklerle Suriye olayının ortaya koyduğu gerçeklerin dünya kamuoyunun vicdanında bulduğu karşılık farklıdır.

İsrail -Gazze savaşında dünyanın vicdan sahibi halkları baştaki yöneticilerine rağmen Gazze halkı yanında tavır almış ve bu tavırları ile en başta kendi idarecileri ile ters düşmüşlerdir. Öyle ki Gazze’deki acı ve zulüm dünyanın en ücra köşesindeki vicdan sahibi insanların gündeminde yer bulmuştur.

Suriye olaylarına gelince, bu olaylar dünya halklarından ziyade bu halkların yöneticileri tarafından sahiplenilmiştir.  Ve bu süreçte Suriye olayları üzerinden en çok da sevinip mutlu olan, hiç beklenmedik anda yepyeni fırsatları karşısında bulan İsrail olmuştur. İsrail, daha önce Gazze ile ilgili yardım teşebbüsünde bulunmak isteyen veya sözle destek olanları en ağır şekilde uyarıp tehdit etmek suretiyle sustururken söz konusu Suriye veya buralarda etkin olan devletler veya guruplar olunca bırak aleyhte ifadeleri, onları öven, destekleyen bir tavır almıştır. Hatta memnuniyetin daha da ileri bir seviyesi olarak Suriye halkının dışında toplu sevinç gösterilerinin sergilendiği ve resmi makamların neredeyse birbirini tebrik ettiği tek ülke yine İsrail olmuştur.

Bu yüzden ben, bana söylenenlere, söylenmek istenenlere ve söyleniş şekline hiç de itibar etmiyorum. Bunun yerine İnsanın, insanlığın yüreğini dinliyorum. Daha önceden var olan şu ölçümü yaşanan bu olaylar için de neyin ne olduğunu anlamak amacıyla tekrar devreye sokuyorum. Diyorum ki ; “Rabbim! Benim yüreğimin sevinci ile şu dünyanın azgınlarının yüreğindeki sevinci örtüştürme.”  Ve yine; “Rabbim! Benim yüreğimdeki üzüntü ile de onların yüreğindeki üzüntüyü örtüştürme…”

 Ve bakarım…  Bu gün, yüz yıl önce benim ülkemi, milletimi, bu günkü gibi yine tüm bölgeyi talan etmek isteyenler hangi tarafta veya neye ve niçin sevinirler? Bilin ki ben onların karşı tarafındayım.  Karşı tarafta olduğumda yanıma düşenlerin ırkı, milliyeti, inancı, dini beni hiç ilgilendirmez. İster Afrikalı, ister Amerikalı, ister Asyalı… Kim olursa olsun… Onlar benim zihnimde dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar haksızlık ve zulme uğramış insanlardır…

Evet! Duruş yerimi ve yolumu belirlemeye çalışırken geçmişin azgınlarının günümüzdeki temsilcilerinin yolu üzere olmamayı, geçmişte ve günümüzde bu azgınlarla mücadelenin önderleri olan peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yolunun yolumun olmasını Rabbimden dilerim…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.