Vahit KOÇ
Köşe Yazarı
Vahit KOÇ
 

HZ. İSA’NIN GÖZARDI EDİLEN MÜCADELESİ

Her ne kadar Kur’an dolaylı veya doğrudan yüz seksen yerde Hz. İsa’dan söz etse de halk arasındaki yaygın kanaat O’nun Hristiyanların peygamberi olması. Oysa Kur’an bizlere peygamberleri kabullenme nokrasında “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız.” ( Bakara 285) ilkesini telkin etmektedir. Gerçekten her bir peygamber, insanlık tarihi içinden sürüp gelen yol üzerinde bir sapmayı, bir aksaklığı, doğru yoldan ayrılmayı önleyen ve bu sapma noktalarını ortaya koyan misyon sergilemişlerdir. Aslında bu misyonlarıyla gerçek din anlayışı karşısında her zaman var olma çabası içindeki paralel din anlayışını tanıma yollarını da ortaya koyarak onu açık etmeye çalışmışlardır. Kur’an’ın, bu paralel din anlayışının zihin ve yüreklerde barınan halinin dışında somut şeklini Hz. Musa’nın mücadelesi üzerinden ortaya çıkardığını görüyoruz. O’nun mücadelesinde bu paralel dinin şekillendiricisi olan Samiri’nin tanıtılması yerine, halkların arkasına yönlendirildiği, tapınılan varlığa yani buzağı heykeline  dikkatler çekilirken, Hz. İsa’nın mücadelesinde de bu paralel dinin uygulayıcılarına, önderlerine dikkat çekilmiştir. Ve daha sonra Hz Muhammed döneminde ise yine bu paralel din anlayışı gündemdeki yerini koruyarak bu sefer de bu din anlayışının mekanı söz konusu olmuştur. Medine’de yapılan ikinci bir mescidin, yapım şekli veya heybeti yerine yapılış amacı veya niyetine vurgu yapılarak Tövbe suresi üzerinden yıkılması, dağıtılması emredilmiştir. Yani bu paralel dinin temel unsurları Hz. Musa’nın mücadelesinde tapılan buzağı, Hz. İsa’nın mücadelesinde taptıran kişiler ve Hz. Muhammed’in mücadelesinde de tapınılan mekan olarak dikkatlerimize sunulmuştur. Hz İsa’nın birçok peygambere göre kısa süren mücadelesi kendi döneminin din adamlarıyla olmuştur. İlk etapta bir Hz İbrahim gibi, Bir Musa, Bir Hz Muhammed gibi dönemlerinin azgın önderlerini muhatap almak yerine onlarla işbirliği içinde olan, halkın dini duygularını paralel bir din anlayışı içinde ehlileştiren kişilere yönelmiştir. Bu din adamları kendi dönemlerinin siyasi otoritesi ile işbirliği içinde olup bu peygamberle ölümüne mücadele içinde olmuşlardır. Ve Hz. İsa da onları tüm yönleriyle açık etmeye çalışmıştır. Hz İsa’ya en çetin şekilde karşı koymaya çalışan bu tiplerin Ferisiler, Başkahinler, Hahamlar, Din Bilginleri ve toplumun İleri Gelenleri olarak sınıflandırıldıklarını görüyoruz. Hz İsa onların dış görüntülerini aşarak yüreklerindeki gerçek duygularını açık etmiş ve bu durumu şöyle dile getirmiştir; “Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan, meydanlarda selamlanmaktan, havralarda en seçkin yerlere ve şölenlere başköşelere kurulmaktan hoşlanan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.” (Markos 12/38-40)  Başka bir Haham ise “ Anlaşılmadan yapılan, kalp huzuru olmayan, iyiliklerin eşlik etmediği dualar Rabbe yükselmez diyormuşsun..? Doğru mu ey İsa ?”diye sordu. “Doğru” dedi İsa. “Vay halinize, Ey Hahamlar! İyiliğin eşlik etmediği her ibadet gaflet içinde eda edilmiştir.Vay halinize Hahamlar..! Kalp huzuru olmayan dua sizi Rabbinizden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz…  Vay halinize ki sizler, içi pis olan ama dıştan badanalı mezarlar gibisiniz... Vaftiz ile yıkanırsınız ama kalbiniz hep kir… Vay halinize ki nice peygamberlerin kanına girdiniz de sonra kalkıp onların mezarlarını kutsal türbeler yaptınız…  Oysa onların sizden istediği bu değildi...”  Bilemiyoruz… Doğduğun gün 25 Aralık mıdır, 6 Ocak mı? Ama Kur’an üzerinden (Meryem 33)   selamlanma isteğinle ilgili mesajını alıyoruz… “Doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden dirileceğim günde bana selam olsun.”               Evet! Ey seçkin insan…  Doğduğun güne de selam olsun… Doğduğun günde de sana selam olsun…
Ekleme Tarihi: 24 Aralık 2024 - Salı
Vahit KOÇ

HZ. İSA’NIN GÖZARDI EDİLEN MÜCADELESİ

Her ne kadar Kur’an dolaylı veya doğrudan yüz seksen yerde Hz. İsa’dan söz etse de halk arasındaki yaygın kanaat O’nun Hristiyanların peygamberi olması. Oysa Kur’an bizlere peygamberleri kabullenme nokrasında “O’nun elçileri arasında ayırım yapmayız.” ( Bakara 285) ilkesini telkin etmektedir.

Gerçekten her bir peygamber, insanlık tarihi içinden sürüp gelen yol üzerinde bir sapmayı, bir aksaklığı, doğru yoldan ayrılmayı önleyen ve bu sapma noktalarını ortaya koyan misyon sergilemişlerdir. Aslında bu misyonlarıyla gerçek din anlayışı karşısında her zaman var olma çabası içindeki paralel din anlayışını tanıma yollarını da ortaya koyarak onu açık etmeye çalışmışlardır.

Kur’an’ın, bu paralel din anlayışının zihin ve yüreklerde barınan halinin dışında somut şeklini Hz. Musa’nın mücadelesi üzerinden ortaya çıkardığını görüyoruz. O’nun mücadelesinde bu paralel dinin şekillendiricisi olan Samiri’nin tanıtılması yerine, halkların arkasına yönlendirildiği, tapınılan varlığa yani buzağı heykeline  dikkatler çekilirken, Hz. İsa’nın mücadelesinde de bu paralel dinin uygulayıcılarına, önderlerine dikkat çekilmiştir. Ve daha sonra Hz Muhammed döneminde ise yine bu paralel din anlayışı gündemdeki yerini koruyarak bu sefer de bu din anlayışının mekanı söz konusu olmuştur. Medine’de yapılan ikinci bir mescidin, yapım şekli veya heybeti yerine yapılış amacı veya niyetine vurgu yapılarak Tövbe suresi üzerinden yıkılması, dağıtılması emredilmiştir. Yani bu paralel dinin temel unsurları Hz. Musa’nın mücadelesinde tapılan buzağı, Hz. İsa’nın mücadelesinde taptıran kişiler ve Hz. Muhammed’in mücadelesinde de tapınılan mekan olarak dikkatlerimize sunulmuştur.

Hz İsa’nın birçok peygambere göre kısa süren mücadelesi kendi döneminin din adamlarıyla olmuştur. İlk etapta bir Hz İbrahim gibi, Bir Musa, Bir Hz Muhammed gibi dönemlerinin azgın önderlerini muhatap almak yerine onlarla işbirliği içinde olan, halkın dini duygularını paralel bir din anlayışı içinde ehlileştiren kişilere yönelmiştir. Bu din adamları kendi dönemlerinin siyasi otoritesi ile işbirliği içinde olup bu peygamberle ölümüne mücadele içinde olmuşlardır. Ve Hz. İsa da onları tüm yönleriyle açık etmeye çalışmıştır.

Hz İsa’ya en çetin şekilde karşı koymaya çalışan bu tiplerin Ferisiler, Başkahinler, Hahamlar, Din Bilginleri ve toplumun İleri Gelenleri olarak sınıflandırıldıklarını görüyoruz.

Hz İsa onların dış görüntülerini aşarak yüreklerindeki gerçek duygularını açık etmiş ve bu durumu şöyle dile getirmiştir; “Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan, meydanlarda selamlanmaktan, havralarda en seçkin yerlere ve şölenlere başköşelere kurulmaktan hoşlanan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.” (Markos 12/38-40)

 Başka bir Haham ise “ Anlaşılmadan yapılan, kalp huzuru olmayan, iyiliklerin eşlik etmediği dualar Rabbe yükselmez diyormuşsun..? Doğru mu ey İsa ?”diye sordu.

“Doğru” dedi İsa.

“Vay halinize, Ey Hahamlar! İyiliğin eşlik etmediği her ibadet gaflet içinde eda edilmiştir.Vay halinize Hahamlar..! Kalp huzuru olmayan dua sizi Rabbinizden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz…  Vay halinize ki sizler, içi pis olan ama dıştan badanalı mezarlar gibisiniz... Vaftiz ile yıkanırsınız ama kalbiniz hep kir… Vay halinize ki nice peygamberlerin kanına girdiniz de sonra kalkıp onların mezarlarını kutsal türbeler yaptınız…  Oysa onların sizden istediği bu değildi...”

 Bilemiyoruz… Doğduğun gün 25 Aralık mıdır, 6 Ocak mı? Ama Kur’an üzerinden (Meryem 33)   selamlanma isteğinle ilgili mesajını alıyoruz…

“Doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden dirileceğim günde bana selam olsun.”

              Evet! Ey seçkin insan…  Doğduğun güne de selam olsun… Doğduğun günde de sana selam olsun…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.