Vahit KOÇ
Köşe Yazarı
Vahit KOÇ
 

ANNE BABALAR OLARAK ÇOCUKLARIMIZA OLAN SEVGİMİZİ İFADE EDEBİLMEK...

Zaman zaman gençlere  sorarız. “En son babanız tarafından ne zaman kucaklandınız?”  Belki anneler bu sevgi ifadesini daha sık gösteriyorlardır düşüncesiyle daha çok babalarının sevgi ifadesini gösterip göstermediklerini merak ederiz. Gençlerin bir kısmı yakın geçmişlerini işaret ederken, çoğu “küçükken” diyor… Ya da “hocam hatırlamıyorum” diyebiliyor. Hatta içlerinde “keşke benim babam öyle bir şey yapsa ne kadar mutlu olurdum” diyenler bile oluyor.Oysa çevremizdeki insanların, hele hele kendimizden bir parça olan bu gençlerin kişiliğini, kimliğini bir şekilde etkilemenin iki yolu var. Birisi büyüklüğümüzü, babalığımız hatta fiziki gücümüzü kullanarak geleceğin bu şahsiyetlerine bir şekil vermek, kendimizce doğruluğuna inandığımız değerleri onların kişiliklerine yerleştirmek. Ya da gerçekten onları sevdiğimizi bizim bildiğimiz bir dille değil, onların anlayacağı bir dille ifade etmek. Bizce doğru olanı da budur.Çoklarımızın zihninde gençlere yaklaşırken “aman onları şımartmayalım, sevdiğimizi ulu orta zikretmeyelim, içimizden sevelim” gibi, onların bizimle yürekten bir bağ kurmasında hiçbir gerçekçi katkısı, faydası olmayan düşünceler yer etmiştir.Fakat şunu ifade etmek veya şöyle bİr davranış sergilemek nasıl bir sonuç doğurabilir? Bir düşünün…  “Kızım” ya da “oğlum” “ Ben seni gerçekten seviyorum” dedin…  Ya da akşam hep beraber otururken on sekiz, hatta daha büyük yaşlardaki delikanlını kendine doğru çektin…  “İçimden seni bir kucaklamak geldi” dedin ve kucakladın. Ne olur? “Çok ayıp oldu” mu diyeceksin? “Ben yanlış yaptım” mı diyeceksin? Ya da “ben çevremdekiler tarafından nasıl algılanırım” mı diyeceksin?Hayır! Aksine bir türlü kendini anlatamadığın, en sıkıntılı zamanlarını yaşayan evladına en etkili dili kullanarak yüreğinde çok önemli bir yerinin olduğunu gösterdin. Sana karşı olan kendini kapatmışlık duygusunu açtın. Ona senin tarafından sevildiğini en anlaşılır bir dille ifade ettin. Bel ki de onun benliğinde  sana karsı oluşan tün olumsuz duygu ve düşünceleri en etkili yöntemle yok ettin. Bu olumsuz duyguları yukardan aşağı budayıverdin. Etrafına güzel bir pencereden bakmasını sağladın.Evet! Bu zamana kadar, bahsettiğim bu ifade şeklini denemeyenlerin denemelerini isterim.  “Efendim benim çocuğum büyük müyük” demeyin. Zaten sevmiş olduğunuz çocuklarınıza bu sevginizi onların anlayacağı bu dille ifade edin. Kaç yaşında olurlarsa olsunlar onları kucaklayın. Sonucun ne kadar farklı olacağını göreceksiniz.Olaya “ben haklıyım o haksız” noktasından bakmayın. Onların dik başlılıklarına aldırmayın Umursamazlıklarını görmemezlikten gelin. Onları kazanmayı kafanıza koyun. Siz büyüksünüz. Siz annesiniz, babasınız. Yutkunmak, sabretmek, fedakarlık yapmak, babalık, analık yapmak size, bize düşer.Bu sevgi ifadelerini sadece çocuklarımız için kullanmakla da kalmayalım. Gerçekte sevmediğiniz birisine, yalandan dahi “seni seviyorum” demek o kadar zor ki. O zaman sevdiğimiz insanlara “Kardeş…  Allah’ın bildiğini niçin ifade etmeyeyim? Ben seni seviyorum” diyebilelim.Sevgi tüm varlıkları birbirine yaklaştırır… Birbirine bağlar. Gönülden gönüle basit duyguların koparamadığı bir bağ olur, yol olur. Eğer varlıklar arasında sevgi yoksa sıkıntı olur… Karanlık olur… Zulüm olur… Kısacası içinde yaşamış olduğumuz ailemiz, çevremiz, hatta  dünyamız bize dar olur, zindan olur. Belki öbür dünyamızda….
Ekleme Tarihi: 27 Eylül 2016 - Salı
Vahit KOÇ

ANNE BABALAR OLARAK ÇOCUKLARIMIZA OLAN SEVGİMİZİ İFADE EDEBİLMEK...

Zaman zaman gençlere  sorarız. “En son babanız tarafından ne zaman kucaklandınız?”  Belki anneler bu sevgi ifadesini daha sık gösteriyorlardır düşüncesiyle daha çok babalarının sevgi ifadesini gösterip göstermediklerini merak ederiz.
 Gençlerin bir kısmı yakın geçmişlerini işaret ederken, çoğu “küçükken” diyor… Ya da “hocam hatırlamıyorum” diyebiliyor. Hatta içlerinde “keşke benim babam öyle bir şey yapsa ne kadar mutlu olurdum” diyenler bile oluyor.
Oysa çevremizdeki insanların, hele hele kendimizden bir parça olan bu gençlerin kişiliğini, kimliğini bir şekilde etkilemenin iki yolu var. Birisi büyüklüğümüzü, babalığımız hatta fiziki gücümüzü kullanarak geleceğin bu şahsiyetlerine bir şekil vermek, kendimizce doğruluğuna inandığımız değerleri onların kişiliklerine yerleştirmek.
 Ya da gerçekten onları sevdiğimizi bizim bildiğimiz bir dille değil, onların anlayacağı bir dille ifade etmek. Bizce doğru olanı da budur.
Çoklarımızın zihninde gençlere yaklaşırken “aman onları şımartmayalım, sevdiğimizi ulu orta zikretmeyelim, içimizden sevelim” gibi, onların bizimle yürekten bir bağ kurmasında hiçbir gerçekçi katkısı, faydası olmayan düşünceler yer etmiştir.
Fakat şunu ifade etmek veya şöyle bİr davranış sergilemek nasıl bir sonuç doğurabilir? Bir düşünün…  “Kızım” ya da “oğlum” “ Ben seni gerçekten seviyorum” dedin…  Ya da akşam hep beraber otururken on sekiz, hatta daha büyük yaşlardaki delikanlını kendine doğru çektin…  “İçimden seni bir kucaklamak geldi” dedin ve kucakladın. Ne olur? “Çok ayıp oldu” mu diyeceksin? “Ben yanlış yaptım” mı diyeceksin? Ya da “ben çevremdekiler tarafından nasıl algılanırım” mı diyeceksin?
Hayır! Aksine bir türlü kendini anlatamadığın, en sıkıntılı zamanlarını yaşayan evladına en etkili dili kullanarak yüreğinde çok önemli bir yerinin olduğunu gösterdin. Sana karşı olan kendini kapatmışlık duygusunu açtın. Ona senin tarafından sevildiğini en anlaşılır bir dille ifade ettin. Bel ki de onun benliğinde  sana karsı oluşan tün olumsuz duygu ve düşünceleri en etkili yöntemle yok ettin. Bu olumsuz duyguları yukardan aşağı budayıverdin. Etrafına güzel bir pencereden bakmasını sağladın.
Evet! Bu zamana kadar, bahsettiğim bu ifade şeklini denemeyenlerin denemelerini isterim.  “Efendim benim çocuğum büyük müyük” demeyin. Zaten sevmiş olduğunuz çocuklarınıza bu sevginizi onların anlayacağı bu dille ifade edin. Kaç yaşında olurlarsa olsunlar onları kucaklayın. Sonucun ne kadar farklı olacağını göreceksiniz.
Olaya “ben haklıyım o haksız” noktasından bakmayın. Onların dik başlılıklarına aldırmayın Umursamazlıklarını görmemezlikten gelin. Onları kazanmayı kafanıza koyun. Siz büyüksünüz. Siz annesiniz, babasınız. Yutkunmak, sabretmek, fedakarlık yapmak, babalık, analık yapmak size, bize düşer.
Bu sevgi ifadelerini sadece çocuklarımız için kullanmakla da kalmayalım. Gerçekte sevmediğiniz birisine, yalandan dahi “seni seviyorum” demek o kadar zor ki. O zaman sevdiğimiz insanlara “Kardeş…  Allah’ın bildiğini niçin ifade etmeyeyim? Ben seni seviyorum” diyebilelim.
Sevgi tüm varlıkları birbirine yaklaştırır… Birbirine bağlar. Gönülden gönüle basit duyguların koparamadığı bir bağ olur, yol olur. Eğer varlıklar arasında sevgi yoksa sıkıntı olur… Karanlık olur… Zulüm olur… Kısacası içinde yaşamış olduğumuz ailemiz, çevremiz, hatta  dünyamız bize dar olur, zindan olur. Belki öbür dünyamızda….
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.