Vahit KOÇ
Köşe Yazarı
Vahit KOÇ
 

SURİYE’DE BİR TAŞLA DÜŞÜRÜLEN BİRKAÇ KUŞ

13 yıldır hareketli süreç yaşayan Suriye’de olaylar bir türlü durulmadı. Son dört, beş gündür haber kaynakları ve sosyal medyanın gündemini çok korkunç ve aynı zamanda tehlikeli olaylar meşgul ediyor.  Ben burada bu olayların bir uzman edasıyla derinlemesine tahlilini yapacak değilim. Ama hepimiz basit bir gözlemle olayların hangi sonuçlara evrilebileceğini, Suriye ve bölgemiz için nasıl sonuçlar doğurabileceğini önceden tahmin edebiliriz. Önce şunu ifade etmek istiyorum ki, Gazze'de yaşanan dram dünyanın vicdan sahibi insanlarını etkileyerek harekete geçirdi. Bu vicdan sahibi insanlar; din, dil, ırk ve ülke ayrımı gözetmeden mazlumdan yana tavır takınarak Siyonist İsrail'i telin etti. Bu ne büyük bir insanı duruştur. Bu duruş yürekten alkışlanır herhalde. Dünya ölçeğinde yapılan anketlere bakılacak olursa, İsrail'in giderek yalnızlaştığı da görülür. Suriye’de yaşanan bu son kanlı olaylar ise dünya halklarının gözünde Müslümanların da Siyonist Yahudilerden geri kalmadığı imajını vermiştir.   Suriye'de yaşananları doğru göstermeye çalışan çevrelerin çabaları boş ve anlamsızdır zira vicdanlar asla yanılmaz. Tıpkı dünya kamuoyu Gazzelilerden yana tavır koyduğu gibi, burada da vicdanının sesini dinleyecek olan dünya halkları ya Colani’den yana tavır sergileyecek ya da onu bir zalim olarak yargılayacaktır. Bunu zaman gösterecektir.  İkinci bir nokta ise Suriye’de yeni oluşturulan devletin bütün gurupların elindeki silahları merkezi hükümete teslim ederek, hükümette yer alma çağrısının altını zayıflattı. Hiçbir gurup hele kuzeydeki pyd, ypg denilen yapı Lazkiye civarında yaşanan olaylardan sonra bu konuya sıcak bakmayacaktır. Dolayısıyla üniter bir devlet kurma çabası zorlaşacak, bu durum bazı odakların beklentilerini kuvvetlendirecektir. Diğer bir nokta ise on üç yıllık iç savaş sürecinde “Nusayri Esat, Nusayri azınlık” ifadeleri üzerinden tanımlama yapılırken son zamanlarda hele son günlerde doğrudan “Alevi azınlık” ifadesi kullanılır oldu. Dürzi azınlığın veya Nusayri azınlığın Suriye coğrafyasına hapsedilmesi mümkündür. Bu azınlık ifadelerinin civar ülkelerde bir karşılığı olmayabilir. Ama Alevi azınlık ifadesi bu işin devamının geleceğini, daha birkaç ülkenin bu kavram üzerinden çatışmaların içine çekileceğini işaret etmektedir. Bahsettiğim bu durumu da sanki bir el teşvik ediyor. İsrail, Gazze’de nice zulümler sergilemesine rağmen işledikleri zulümleri sosyal medya üzerinden bu kadar paylaşmadılar. Hatta bazı görüntüleri paylaşanlarla ilgili soruşturmalardan bile bahsedildi.  Gerçekten bir ülkenin güvenlik güçleri nasıl olurda katlettikleri insanların görüntülerini tüm dünya ile paylaşır? Fakat birilerinin bölge ile ilgili gelecek hesapları varsa bu paylaşımlar geleceği hazırlayan çok değerli malzemelerdir. Son bir nokta da Suriye’nin güneyindeki Dürzi azınlık İsrail’in himayesine sığındı. Ve onlar Suriyeli Alevilerin yaşadığı bu son durumu yaşamadı. Lazkiyeli Aleviler de bir devletten, herhangi bir ülkeden yardım isteseler… Mesela Türkiye’ye “Yetişin! Bizi kurtarın…” deseler, hiç de inandırıcı olmayacak… Kimi kimden koruyacaksın… Ruslardan isteseler… Onlar da korusalar daha önce korurdu. Ya İsrail’den isterlerse…  “Bari bizi Dürzileri koruduğunuz gibi siz koruyun” diye onlara sığınırlarsa ne olur biliyor musunuz? İsrail dünya kamuoyunda kaybettiği tüm prestijini geri kazanır. “ Evet! Müslümanlara karşı gerçek anlamda sizi koruyacak olan da biziz…” diyerek. Bu durum zaten şaşkın ördekler misali ne yapacağını bilemeyen ya da kapalı kapılar arkasında ne yapmaları gerektiğini çok iyi bilen Müslümanların tabutuna son çivinin çakılması demektir.  Tarih boyu insanlığın bir damarı, kah oluşturdukları çeteler üzerinden, kah kendilerini üstün gören milliyetçilik anlayışı üzerinden, kah kahramanlıklarını açık edip rakiplerini susturmak, kah da dinlerini hakim kılmak için kan dökmeyi, insanları katletmeyi üzerlerine yüklenmiş bir görev olarak görmüşlerdir. Ve bu kan dökme işini insanlık, Kabil’den bu yana en çok da ele geçirmiş oldukları din üzerinden gerçekleştirmiştir.
Ekleme Tarihi: 11 Mart 2025 - Salı
Vahit KOÇ

SURİYE’DE BİR TAŞLA DÜŞÜRÜLEN BİRKAÇ KUŞ

13 yıldır hareketli süreç yaşayan Suriye’de olaylar bir türlü durulmadı. Son dört, beş gündür haber kaynakları ve sosyal medyanın gündemini çok korkunç ve aynı zamanda tehlikeli olaylar meşgul ediyor.

 Ben burada bu olayların bir uzman edasıyla derinlemesine tahlilini yapacak değilim. Ama hepimiz basit bir gözlemle olayların hangi sonuçlara evrilebileceğini, Suriye ve bölgemiz için nasıl sonuçlar doğurabileceğini önceden tahmin edebiliriz.

Önce şunu ifade etmek istiyorum ki, Gazze'de yaşanan dram dünyanın vicdan sahibi insanlarını etkileyerek harekete geçirdi. Bu vicdan sahibi insanlar; din, dil, ırk ve ülke ayrımı gözetmeden mazlumdan yana tavır takınarak Siyonist İsrail'i telin etti. Bu ne büyük bir insanı duruştur. Bu duruş yürekten alkışlanır herhalde. Dünya ölçeğinde yapılan anketlere bakılacak olursa, İsrail'in giderek yalnızlaştığı da görülür.

Suriye’de yaşanan bu son kanlı olaylar ise dünya halklarının gözünde Müslümanların da Siyonist Yahudilerden geri kalmadığı imajını vermiştir.

  Suriye'de yaşananları doğru göstermeye çalışan çevrelerin çabaları boş ve anlamsızdır zira vicdanlar asla yanılmaz. Tıpkı dünya kamuoyu Gazzelilerden yana tavır koyduğu gibi, burada da vicdanının sesini dinleyecek olan dünya halkları ya Colani’den yana tavır sergileyecek ya da onu bir zalim olarak yargılayacaktır. Bunu zaman gösterecektir. 

İkinci bir nokta ise Suriye’de yeni oluşturulan devletin bütün gurupların elindeki silahları merkezi hükümete teslim ederek, hükümette yer alma çağrısının altını zayıflattı. Hiçbir gurup hele kuzeydeki pyd, ypg denilen yapı Lazkiye civarında yaşanan olaylardan sonra bu konuya sıcak bakmayacaktır. Dolayısıyla üniter bir devlet kurma çabası zorlaşacak, bu durum bazı odakların beklentilerini kuvvetlendirecektir.

Diğer bir nokta ise on üç yıllık iç savaş sürecinde “Nusayri Esat, Nusayri azınlık” ifadeleri üzerinden tanımlama yapılırken son zamanlarda hele son günlerde doğrudan “Alevi azınlık” ifadesi kullanılır oldu. Dürzi azınlığın veya Nusayri azınlığın Suriye coğrafyasına hapsedilmesi mümkündür. Bu azınlık ifadelerinin civar ülkelerde bir karşılığı olmayabilir. Ama Alevi azınlık ifadesi bu işin devamının geleceğini, daha birkaç ülkenin bu kavram üzerinden çatışmaların içine çekileceğini işaret etmektedir.

Bahsettiğim bu durumu da sanki bir el teşvik ediyor. İsrail, Gazze’de nice zulümler sergilemesine rağmen işledikleri zulümleri sosyal medya üzerinden bu kadar paylaşmadılar. Hatta bazı görüntüleri paylaşanlarla ilgili soruşturmalardan bile bahsedildi.  Gerçekten bir ülkenin güvenlik güçleri nasıl olurda katlettikleri insanların görüntülerini tüm dünya ile paylaşır? Fakat birilerinin bölge ile ilgili gelecek hesapları varsa bu paylaşımlar geleceği hazırlayan çok değerli malzemelerdir.

Son bir nokta da Suriye’nin güneyindeki Dürzi azınlık İsrail’in himayesine sığındı. Ve onlar Suriyeli Alevilerin yaşadığı bu son durumu yaşamadı. Lazkiyeli Aleviler de bir devletten, herhangi bir ülkeden yardım isteseler… Mesela Türkiye’ye “Yetişin! Bizi kurtarın…” deseler, hiç de inandırıcı olmayacak… Kimi kimden koruyacaksın… Ruslardan isteseler… Onlar da korusalar daha önce korurdu. Ya İsrail’den isterlerse…  “Bari bizi Dürzileri koruduğunuz gibi siz koruyun” diye onlara sığınırlarsa ne olur biliyor musunuz? İsrail dünya kamuoyunda kaybettiği tüm prestijini geri kazanır. “ Evet! Müslümanlara karşı gerçek anlamda sizi koruyacak olan da biziz…” diyerek. Bu durum zaten şaşkın ördekler misali ne yapacağını bilemeyen ya da kapalı kapılar arkasında ne yapmaları gerektiğini çok iyi bilen Müslümanların tabutuna son çivinin çakılması demektir.

 Tarih boyu insanlığın bir damarı, kah oluşturdukları çeteler üzerinden, kah kendilerini üstün gören milliyetçilik anlayışı üzerinden, kah kahramanlıklarını açık edip rakiplerini susturmak, kah da dinlerini hakim kılmak için kan dökmeyi, insanları katletmeyi üzerlerine yüklenmiş bir görev olarak görmüşlerdir. Ve bu kan dökme işini insanlık, Kabil’den bu yana en çok da ele geçirmiş oldukları din üzerinden gerçekleştirmiştir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.