Neredeyse her sene, ebeveynler çocuklarına; ‘bu sene çok çalışmalısın, bu gidişle senden bir şey olmayacak’ gibi anlamsız, aşağılayıcı cümleler kuruyor. İstisnai ebeveynler olabilir. Fakat ebeveynlerin çoğu, gençliğinin bağrındaki evlatlarını; sokağa çıkıp etrafı görmesi, hareket etmesi gereken; nefes alması, konuşması gereken evlatlarını; virüs, pandemi, maske uydurması yetmiyormuş gibi birde ‘ders çalış, kapıya çıkma, kitap oku, senden bir şey olmaz bu gidişle, telefondan ve bilgisayardan kaldır kafanı, onu yap, bunu yapma, şunu yap’ diyerek onları asosyal, hantal hale sokuyorlar. Morallerinin bozulabileceğini umursamadan, onların iyiliğini düşündüklerini savunarak, boş nasihatler veriyorlar. Evlatlarının istedikleri gibi çalışmalarını, bir yere gelmesini istiyorlarsa böyle hor davranmayacak öncelikle! ‘Ben senin iyiliğin için diyorum’ gibi bir saçmalık kabul edilemez! Evladının iyiliği için mi aşağılıyorsun yani? Hadi oradan be!
Hayatlarının 5/1’ini, gençliğinin ise yarısından fazlasını okula harcıyorlar. Niye? Güya iyi bir gelecek yaşamak için öyle mi? Öyle eskiden olduğu gibi kolay olmuyor o işler. Yok, işte ‘şimdi şu kadar üniversite var, bu kadar üniversite var’ geçin bu ayakları. Eskiden olduğu gibi anneden/babadan oğula/kıza geçen meslek olmadığı için, herkes ‘ben doktor olacağım, ben jeolog olacağım, ben astronot, ben mühendis olacağım’ dileklerinde bulunduğu için eleyici sistemi dayatmışlar bize. Herkes böyle getirisi, gereğinden fazla meslekler istediği için bu ülkenin sanayiciye, berbere, kaportacıya, çiçekçiye vs. ihtiyacı olduğu akıllarına gelmemiş. Hâlbuki onlar getirisi yüksek meslekler istemekte haklılar, şuan ki vaziyet için konuşacak olursak… Öyle olacak ki sosyal medyada gençlerin, yurt dışında aşçı, berber, hademe olmak istediklerini yazdığını görüyoruz. Bu gerçekten çok vahim bir durum…
Yazılan bir yazı aynen şöyle; ‘ben gelecek kaygısı, aile baskısı; okuldayken öğretmen, sınav, notlar, derslerin baskısı altında yaşamaktan mutlu değilim. Başka yerlerde ki vatandaşlar dişini sıkıp, 1 sene içerisinde güzel bir araba, bir ev alabiliyorken; ben 1 sene içerisinde ortalama bir arabanın 2. elini, kredi çekersem sıfırını ancak alabiliyorum’
Evlatlarının kendilerini bu şekilde yıpratmalarını görmeyen ebeveynler bir tekme de kendileri vuruyor. ‘Senden bir cacık olmaz, bu gidişle bir işe giremezsin, ileride çok pişman olacaksın’ gibi daha birçok cümle ile onların olmayan moralini de, delip geçerek iyi bir şey yaptığınızı sanıyorsunuz. En ufak hatasında veya teknolojik aletle biraz fazla oynadı diye, bu cümleleri kurmakta bir sakınca görmüyorsunuz. Peki, hiç düşünüyor musunuz ‘ben bu boş cümlelerimle ona fayda sağlıyor muyum’ diye? Tahmin edeyim, düşünmüyorsunuz.
Zaman ilerledikçe, hammaddesi tükenen veya azalan herhangi bir şeyin fiyatının artması ve kazancıyla bu almayı istediği şeyleri alamaması bunalıma sokuyor onları haliyle. Biraz düşünceli ve inisiyatifli olun da, her fırsatta evladınızı ezmeyin!