Başladı yine bizim algı mesaisi. Baştan söyleyeyim, bu yazının siyasi partilerle veya siyasilerle alakası yoktur. Şimdi bildiğiniz üzere bir seçimden geçtik. Türkiye tarihinde ilk kez, bir seçimde ikinci tura kaldı. Tabii, taraf fark etmeksizin, her partide algı yapan, yaptıran var. Bir konuşmanın belli kısmını kırpıp, insanların farklı anlamlar çıkarmasını sağlamak mı dersiniz, fikirlere saygı duymadan aşağılayan, ‘bu tarafa yanaşan ahmaktır, şu tarafa giden akılsızdır’ gibi söylemler de bulunan mı dersiniz. Ben bunu tasvip etmiyorum. A’ya veya B’ye oy veriyor diye hakaret edemezsiniz, küçümseyemezsiniz. Ha bunu niye yazıyorum; hemen her konuda, her yerde liberal takılan, hakkımız da hakkımız diyen, insan hakları üzerinden duyar kasan, demokrasi güzellemesi yapan insanlar, şimdi karşı görüşlerine hakaret eder olmuş. Bakın işte bu seviyesizliktir. Asıl kötü kelimeleri hak edenler bunlardır. Tekrar söylüyorum bu yazının partilerle bir alakası yoktur, tekrar söylüyorum ki yine algıcı elemanlar konuyu farklı yerlere çekmesin.
Partizanlık kötüdür. Siyasetten bağımsız; herhangi bir sanatçı, siyasi, kurum, kuruluşa bağlı kalmak kötüdür. Çünkü insanlar yanılabilir. İnsanlar hata ve yanlışlar yapabilir. Siz o bağlı olduğunuz veya öyle olduğunuzu iddia ettiğiniz insanın yanlışlarını net bir şekilde dile getirdiğiniz zaman bilinçli olursunuz. ‘Doğruyu ben bilirim, benden başkası bilemez, ben ne diyorsam doğrudur, herkes yanlış bir ben doğruyum’ gibi bir yol izlerseniz veya izleyenin arkasından giderseniz, saygıyı hak etmezsiniz. He hakareti de hak etmezsiniz orası ayrı. Ama bu tarz bir kişinin fikirlerine saygı duyacağımı sanmıyorum.
Ted Bundy’de olsanız seveniniz, peygamber de olsanız sevmeyeniniz olur. Etrafınızda gördüğünüz her şeyin, düşünebildiğiniz veya aklınızın sınırlarını zorlayarak hayal edebileceğiniz her şeyin bir seveni ve sevmeyeni var. O yüzden insanlar sizin sevdiğinizi sevmiyor veya tam tersi sevmediğinizi seviyor diye farklı muamele yapmamalısınız.
Değinmek istediğim bir başka konu; insanların fikrinin değişebileceği. ‘Ee bunu zaten biliyoruz’ demeyin. Bilmeyen insanlar var. Fikri değişenlere, ‘sen dün böyle diyordun, şimdi böyle diyorsun dönek misin, dediğinin arkasında dur, ne oldu kafan çalışmaya/çalışmamaya mı başladı’ diyenler var. Bu insanlara da ne anlatsanız boş. Az önce dediğim ‘her şeyi ben bilirim’ kişisi bunlar. Saygı görmek istiyorsanız, saygı duyacaksınız. Hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin. Yok öyle bir dünya. Sen gidip karşı görüşlerine hakaret edersen, yarın öbür gün birisi de hakaret edip küfür ettiğinde, insanlıktan bahsetmeyeceksin.
Kendi bildiklerini veya olmasını istediği durumları zorla kabullendirmeye ve yaptırmaya çalışan çok insan var şu zamanda. Özellikle seçim öncesinde had safhalara erişmiş durumda. Eğer bir ortamda herhangi bir kişi, tuttuğu takıma, desteklediği siyasi partiye, giydiği kıyafete göre kötü muamele görüyorsa, o ortamdaki sorunlu kişi bu muameleyi gösterenlerdir. Bu yazının ardından A/B destekçileri, ‘ne yani A/B’yi mi destekliyorsun?’ diye sorarsa veya ‘sen yoksa bunu mu destekliyorsun’ diye bana saldırmaya çalışırsa, ben o kişiye bir şey anlatamamışım demektir. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana sazı hediye etsen az.