BU GÜN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 24.11.2015 - 08:53, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 3099+ kez okundu.
 

BU GÜN 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

                  Öğretmenlik denilince aklımıza ilk olarak bu mesleğin kutsallığı gelir. Ve bunu da insanların çoğu kabul eder. Bu yüzdendir ki öğretmenlik, insanlık tarihi boyunca kutsal bir meslek olarak bilinir. Sebebi ise insana bilmediğini ilk defa öğretenin Allah (c.c)’ın kendisi olması ve yine insana rehberlik yapma noktasında peygamberlerin üslenmiş olduğu görevle örtüşüyor olmasıdır.                    Yine bu mesleğin kutsallığını ifade etmesi açısından Allah kendisini Kutsal Kitabımızda “ insana bilmediğini öğreten” olarak nitelemesinin yanında, eğitim ve öğretimin temel unsurları olan kâğıdı, kalemi ve kitabı, üzerine yemin edilmeye değer bularak kutsamakta, bu şekilde insanların ilgi ve dikkatlerini eğitimin ve öğretimin temel unsurları olan bu araçlara çekmektedir.                  Belirtilen bu hususlara ilaveten, biz öğretmenler olarak yaşadığımız bir de şu gerçek var.  Yüreğimizde, hak ve hakikatten yana, iyilik, sevgi ve güzellikten yana, bir parçacık dahi olsa bir şey varsa onu içinde yaşamış olduğumuz toplumun geleceği olan gençlerle paylaşmak, daha doğrusu gençleri geleceğin mükemmel insanları olma yolunda hazırlamak, aynı zamanda bu değerleri gençlerimizin kişiliğinde geleceğe aktarmak istiyor olmamızdır.                 Gençler…  Biliyor musunuz? Gelecekte sizin güzel bir kişi olmanızı, güven içinde huzur ve mutluluk dolu bir hayat yaşamanızı, içinde yaşamış olduğunuz toplumun üstün değerlerini  ileriye taşıyabilmeniz için mükemmel bir insani ve ahlaki donanıma sahip olmanızı en içten ve yürekten isteyenlerin başında anne babalarınız gelmektedir. İkinci bir kişi olarak bu samimi insanların yanına öğretmenlerinizi de koya bilirseniz çok doğru bir iş yapmış olacaksınız. Çünkü onlar gelecekte, sizin ortaya koymuş olduğunuz kişiliğin güzelliğine şahit oldukça, bu kişiliğin oluşumunda kendilerinin de bir parçacık katkılarının olduğu düşüncesi ile topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmenin huzurunu yaşayacaklar. Ya da tersi olduğunda  yol gösterememenin, sizlerin ellerinden tutamamanın vicdanlarda oluşturduğu burukluğu yaşayacaklardır.                 Öğretmenlerinizle yüz yüze iken, belki de sizler birçok şeylerin farkında olamayacaksınız. Ama yıllar sonra şöyle  içinize dönüp sahip olduğunuz değerleri ya da bilgileri  yokladığınızda, bu değerlerin  birçoklarının öğretmenlerinizden size sunulan ve farkında olmadan kabul ettiğiniz yüce değerler olduğunu hissedeceksiniz. İşte bu hissediş sizi yıllar önce taşımış olduğunuz çocuksu düşüncelerin sıkıcılığından, geçmişte kalmış delikanlılık penceresinin daracık bakış alanından sıyırıp, sizi ilk fırsatta onların ellerini öpmeye, ya da saygınızı bir şekilde ifade etmeye yönlendirecektir.                  Gerçi bizim sizden, hayırla yad edilmenin dışında hiçbir beklentimiz olmayacaktır.   Başta da ifade ettiğim gibi, her zaman veya her ortamda öğretmenliğin kutsallığından bahsedilir. Oysa gözden kaçan bir gerçek var…                    Gençler!.. Siz yoksanız öğretmenlik yok. Siz yoksanız öğretilecek, rehberlik yapılacak kimse yok…  Siz yoksanız hak ve hakikatlere,  sevgi ve güzelliklere talip olacak ve bu güzel değerleri geleceğe taşıyacak  kimseler yok… Siz varsanız biz varız.  Sizin, artık bizim yanlarımıza düşmüş kollarımıza sarılıp elimizi öpmenizin bizde oluşturacağı duygu, geçmişe dönük bir takım hatıraları yüreğimizde canlandırmaktan öte geçmeyecek.  Ama bizim sizin alnınızdan öpmemiz, içinde yaşamış olduğumuz toplumu güzel bir geleceğe taşırken yüklenmiş olduğunuz sorumluluk ve yükün ağırlığının bir parçacık ta olsa hafiflemesine vesile olacaktır.          İşte bu duygularla biz öğretmenler, sizlerin her birinizin alnınızdan öpüyoruz…          Asıl siz varsanız biz varız…          
                  Öğretmenlik denilince aklımıza ilk olarak bu mesleğin kutsallığı gelir. Ve bunu da insanların çoğu kabul eder. Bu yüzdendir ki öğretmenlik, insanlık tarihi boyunca kutsal bir meslek olarak bilinir. Sebebi ise insana bilmediğini ilk defa öğretenin Allah (c.c)’ın kendisi olması ve yine insana rehberlik yapma noktasında peygamberlerin üslenmiş olduğu görevle örtüşüyor olmasıdır.                    Yine bu mesleğin kutsallığını ifade etmesi açısından Allah kendisini Kutsal Kitabımızda “ insana bilmediğini öğreten” olarak nitelemesinin yanında, eğitim ve öğretimin temel unsurları olan kâğıdı, kalemi ve kitabı, üzerine yemin edilmeye değer bularak kutsamakta, bu şekilde insanların ilgi ve dikkatlerini eğitimin ve öğretimin temel unsurları olan bu araçlara çekmektedir.                  Belirtilen bu hususlara ilaveten, biz öğretmenler olarak yaşadığımız bir de şu gerçek var.  Yüreğimizde, hak ve hakikatten yana, iyilik, sevgi ve güzellikten yana, bir parçacık dahi olsa bir şey varsa onu içinde yaşamış olduğumuz toplumun geleceği olan gençlerle paylaşmak, daha doğrusu gençleri geleceğin mükemmel insanları olma yolunda hazırlamak, aynı zamanda bu değerleri gençlerimizin kişiliğinde geleceğe aktarmak istiyor olmamızdır.                 Gençler…  Biliyor musunuz? Gelecekte sizin güzel bir kişi olmanızı, güven içinde huzur ve mutluluk dolu bir hayat yaşamanızı, içinde yaşamış olduğunuz toplumun üstün değerlerini  ileriye taşıyabilmeniz için mükemmel bir insani ve ahlaki donanıma sahip olmanızı en içten ve yürekten isteyenlerin başında anne babalarınız gelmektedir. İkinci bir kişi olarak bu samimi insanların yanına öğretmenlerinizi de koya bilirseniz çok doğru bir iş yapmış olacaksınız. Çünkü onlar gelecekte, sizin ortaya koymuş olduğunuz kişiliğin güzelliğine şahit oldukça, bu kişiliğin oluşumunda kendilerinin de bir parçacık katkılarının olduğu düşüncesi ile topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmenin huzurunu yaşayacaklar. Ya da tersi olduğunda  yol gösterememenin, sizlerin ellerinden tutamamanın vicdanlarda oluşturduğu burukluğu yaşayacaklardır.                 Öğretmenlerinizle yüz yüze iken, belki de sizler birçok şeylerin farkında olamayacaksınız. Ama yıllar sonra şöyle  içinize dönüp sahip olduğunuz değerleri ya da bilgileri  yokladığınızda, bu değerlerin  birçoklarının öğretmenlerinizden size sunulan ve farkında olmadan kabul ettiğiniz yüce değerler olduğunu hissedeceksiniz. İşte bu hissediş sizi yıllar önce taşımış olduğunuz çocuksu düşüncelerin sıkıcılığından, geçmişte kalmış delikanlılık penceresinin daracık bakış alanından sıyırıp, sizi ilk fırsatta onların ellerini öpmeye, ya da saygınızı bir şekilde ifade etmeye yönlendirecektir.                  Gerçi bizim sizden, hayırla yad edilmenin dışında hiçbir beklentimiz olmayacaktır.   Başta da ifade ettiğim gibi, her zaman veya her ortamda öğretmenliğin kutsallığından bahsedilir. Oysa gözden kaçan bir gerçek var…                    Gençler!.. Siz yoksanız öğretmenlik yok. Siz yoksanız öğretilecek, rehberlik yapılacak kimse yok…  Siz yoksanız hak ve hakikatlere,  sevgi ve güzelliklere talip olacak ve bu güzel değerleri geleceğe taşıyacak  kimseler yok… Siz varsanız biz varız.  Sizin, artık bizim yanlarımıza düşmüş kollarımıza sarılıp elimizi öpmenizin bizde oluşturacağı duygu, geçmişe dönük bir takım hatıraları yüreğimizde canlandırmaktan öte geçmeyecek.  Ama bizim sizin alnınızdan öpmemiz, içinde yaşamış olduğumuz toplumu güzel bir geleceğe taşırken yüklenmiş olduğunuz sorumluluk ve yükün ağırlığının bir parçacık ta olsa hafiflemesine vesile olacaktır.          İşte bu duygularla biz öğretmenler, sizlerin her birinizin alnınızdan öpüyoruz…          Asıl siz varsanız biz varız…          
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.