ORUÇ İBADETİNE NASIL BAKIYORUZ?

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.06.2015 - 18:15, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 3311+ kez okundu.
 

ORUÇ İBADETİNE NASIL BAKIYORUZ?

Ramazan ayındayız… Oruç tutanlar tutmayanlar… Oruç tutmayanların, oruç tutanların sabrının ya da birtakım arzu ve isteklerden bir müddet kendilerini  uzak tutmalarının mantığını anlamaya çalışmaları... Tutanların da oruç tutmayanların kaçırdıkları sevaba  yanmaları… Oruç tutanlar için diyorum…  Biz genelde bu ibadete elde edeceğimiz, kazanacağımız sevap noktasından bakıyoruz. Şu kadar oruç tutarsak şu kadar sevap alırız. Ya da “Ramazan ayında tutulan orucun sevabı…”  “Şevval ayında tutulan orucun sevabı …” Dönüp dönüp yaptığımız ibadetin sayısal çokluğu ile meşgul oluyoruz. Bu sayısal çokluk ile kendimizi kurtardığımıza inanıyoruz. “Ben bu kadar oruç tuttum.”  Ya da  “Senede şu kadar oruç tutarım.”. Çaktırmadan elde ettiğimiz sevabın çokluğu ile başkalarından önde olduğumuza inanırız.                 Oysa sırf Allah’ın rızası, O’nun hoşnutluğu için yapılan ibadet ve güzel davranışların bir sevap değeri vardır. Önce Rabbimiz yapmış olduğumuz bu davranışlardan razı olmalı ki bu ibadet ve davranışlarımıza bir değer versin, sevap versin. Eğer davranışlarımızdan razı olmazsa ya da kabul etmezse niye sevap versin ki. Bize düşen kabul edilebilecek ve sevap takdir edilebilecek bir davranışın çabası ve gayreti içinde olmaktır. Bu yüzden bizlerin sırf O’nun rızasını ve hoşnutluğunu elde etmek, O’na yakın olabilmek için ibadet eder ve salih ameller, güzel davranışlar ortaya koyarız. O’nun hoşnutluğunu elde ettin mi zaten amacına ulaşmış olursun. Oruç ibadetine gelince…  Kişinin yaradılışı gereği fıtratında bulunan birtakım arzu ve isteklerden bir müddet vazgeçmesi… Normalde canının çektiği, nefsinin arzuladığı birtakım istekleri belirli bir süre için terk etmesi…  Basit bir davranış gibi gözükse de gerçekte hikmet dolu bir davranış. Oruç tutan kişi “Rabbim canım çektiği halde, gerçekten tüm arzularım, isteklerim beni dürttüğü halde sırf senin için, senin hoşnutluğunu elde edebilmek için bu arzularımdan vazgeçiyor ve Senin isteğini yerine getiriyorum.”  demektedir.  Esasında diğer ibadetlerde olduğu gibi bu ibadetin de esas amacı insanın kişiliğinin güzelleşmesi. Tüm yaşantısını sıradan, basit arzu ve isteklerin ardına takılmakla geçirmek yerine, kişinin bu basit arzu ve isteklerine “dur” diyerek daha ulvi bir davranış ortaya koyabilmenin çabası ve gayreti içinde olabilmesidir… Oruç ibadetini bir de şu açıdan değerlendirebiliriz. Bu ibadette kim bilir ne kadar hikmetler saklı. Düşünebiliyor musunuz?  Hayatında iki saten fazla aç kalmamış,  susuz kalmamış bir insana   yediği yemeğin başka bir tadının, lezzetinin de  olduğunu anlatabilmek mümkün olur mu? Ya da, desen ki “Kardeş! Bu suyun bambaşka bir tadının olduğunu veya görüntüsünün olduğunu biliyor musun?”  Devam etsek… “Sen hiç uzun süre susuz kaldığında, saatlerce suya özlem duyduğunda suyun bambaşka bir sesinin, görüntünün de olduğunu fark ettin mi?” Evet…  Esasında oruç ibadeti, başka bir açıdan, günlük yaşantımızda Allah’ın bizlere sunmuş olduğu sayısız nimetlerine karşı olan umursamazlığımızı, bu nimetler karşısında daha bir kadir kıymet bilir hale gelmemize ve Ona en samimi bir şekilde şükretmemize vesile olabilir. Gerçekten …  Sahip olduğumuz nimetlerin bilinenin ötesinde bambaşka  bir yönünün olduğunu anlamak ve bu nimetler üzerinden O’na yaklaşabilmek için bile oruçla tanışık olmaya değer.    
Ramazan ayındayız… Oruç tutanlar tutmayanlar… Oruç tutmayanların, oruç tutanların sabrının ya da birtakım arzu ve isteklerden bir müddet kendilerini  uzak tutmalarının mantığını anlamaya çalışmaları... Tutanların da oruç tutmayanların kaçırdıkları sevaba  yanmaları… Oruç tutanlar için diyorum…  Biz genelde bu ibadete elde edeceğimiz, kazanacağımız sevap noktasından bakıyoruz. Şu kadar oruç tutarsak şu kadar sevap alırız. Ya da “Ramazan ayında tutulan orucun sevabı…”  “Şevval ayında tutulan orucun sevabı …” Dönüp dönüp yaptığımız ibadetin sayısal çokluğu ile meşgul oluyoruz. Bu sayısal çokluk ile kendimizi kurtardığımıza inanıyoruz. “Ben bu kadar oruç tuttum.”  Ya da  “Senede şu kadar oruç tutarım.”. Çaktırmadan elde ettiğimiz sevabın çokluğu ile başkalarından önde olduğumuza inanırız.                 Oysa sırf Allah’ın rızası, O’nun hoşnutluğu için yapılan ibadet ve güzel davranışların bir sevap değeri vardır. Önce Rabbimiz yapmış olduğumuz bu davranışlardan razı olmalı ki bu ibadet ve davranışlarımıza bir değer versin, sevap versin. Eğer davranışlarımızdan razı olmazsa ya da kabul etmezse niye sevap versin ki. Bize düşen kabul edilebilecek ve sevap takdir edilebilecek bir davranışın çabası ve gayreti içinde olmaktır. Bu yüzden bizlerin sırf O’nun rızasını ve hoşnutluğunu elde etmek, O’na yakın olabilmek için ibadet eder ve salih ameller, güzel davranışlar ortaya koyarız. O’nun hoşnutluğunu elde ettin mi zaten amacına ulaşmış olursun. Oruç ibadetine gelince…  Kişinin yaradılışı gereği fıtratında bulunan birtakım arzu ve isteklerden bir müddet vazgeçmesi… Normalde canının çektiği, nefsinin arzuladığı birtakım istekleri belirli bir süre için terk etmesi…  Basit bir davranış gibi gözükse de gerçekte hikmet dolu bir davranış. Oruç tutan kişi “Rabbim canım çektiği halde, gerçekten tüm arzularım, isteklerim beni dürttüğü halde sırf senin için, senin hoşnutluğunu elde edebilmek için bu arzularımdan vazgeçiyor ve Senin isteğini yerine getiriyorum.”  demektedir.  Esasında diğer ibadetlerde olduğu gibi bu ibadetin de esas amacı insanın kişiliğinin güzelleşmesi. Tüm yaşantısını sıradan, basit arzu ve isteklerin ardına takılmakla geçirmek yerine, kişinin bu basit arzu ve isteklerine “dur” diyerek daha ulvi bir davranış ortaya koyabilmenin çabası ve gayreti içinde olabilmesidir… Oruç ibadetini bir de şu açıdan değerlendirebiliriz. Bu ibadette kim bilir ne kadar hikmetler saklı. Düşünebiliyor musunuz?  Hayatında iki saten fazla aç kalmamış,  susuz kalmamış bir insana   yediği yemeğin başka bir tadının, lezzetinin de  olduğunu anlatabilmek mümkün olur mu? Ya da, desen ki “Kardeş! Bu suyun bambaşka bir tadının olduğunu veya görüntüsünün olduğunu biliyor musun?”  Devam etsek… “Sen hiç uzun süre susuz kaldığında, saatlerce suya özlem duyduğunda suyun bambaşka bir sesinin, görüntünün de olduğunu fark ettin mi?” Evet…  Esasında oruç ibadeti, başka bir açıdan, günlük yaşantımızda Allah’ın bizlere sunmuş olduğu sayısız nimetlerine karşı olan umursamazlığımızı, bu nimetler karşısında daha bir kadir kıymet bilir hale gelmemize ve Ona en samimi bir şekilde şükretmemize vesile olabilir. Gerçekten …  Sahip olduğumuz nimetlerin bilinenin ötesinde bambaşka  bir yönünün olduğunu anlamak ve bu nimetler üzerinden O’na yaklaşabilmek için bile oruçla tanışık olmaya değer.    
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.