DOKTORLARIMIZ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 23.04.2012 - 21:47, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 3874+ kez okundu.
 

DOKTORLARIMIZ

Ne oluyoruz doktorlarımızla? Nereye gidiyoruz bize yardımcı olanlarla? Zorumuz ne bizim için çalışanlarla? Doktorlarımızdan ne istiyoruz? Son günlerde doktorlarımıza saldırılar çoğaldı. Her gün nerde ise bir Dr. darp edilir oldu. Aklına esen bir doktor dövüyor. Daha olmadı bir doktor öldürülüyor. Hemen şunu sormak istiyorum. Hastanelerdeki koruma görevlilerinin görevi nedir? Önce bunu öğrenmek istiyorum. İkinci durumda bunun gibi vakalar gün geçmiyor ki basında yer almasın. Öyle ise yetkililer neden tedbir almıyor? İlla her hastanede bir veya birkaç doktor öldükten sonra mı tedbir alınmalı? Doktorlarımızda insan, onlarında canı bizimkinden değişik değil. Onlarında üzüntülü günleri olamaz mı? Muhakkak ki her doktor Hipokrat yeminine sadık kalmaya çalışmaktadır. Diğer yandan hasta yakınlarının muhakkak ki acizliği hat safhada olabilir. Bir yakınının ölümü onu perişan duruma getirmiştir. Bu acıyla canı yanan bilir. Bu acıyı çıkarmak için en yakın sorumluyu arar. Hele birde üzerinde silah varsa, ondan daha kabadayısı yoktur. Öyleyse o silah oraya girmeden tedbir alınmalı, değil mi? Eskiden bazı doktorlarımız hasta veya hasta yakınlarıyla konuşmaya bile tenezzül etmiyorlardı. Şimdi bu gibi doktorlara pek rastlanmıyor.(İstisnalar muhakkak vardır) Tüm imkânlarıyla hastasına yardımcı olmaya çalışıyorlar zannımca doktorlarımız. Milletvekili dahi doktor döverse varın gerisini siz düşünün. Acilde 24 saat çalışan bir doktor düşünün.(Tabiî ki hemşirelerimizde aynı durumda)… Günde yetmiş seksen kişi muayene eden bir doktor düşünün. Çocuklar eskiden hep doktor olacağım derdi. Şimdi onlar bile doktor olmak istemiyorlar. “Beni Türk Doktorlarına emanet edin” diyen Atatürk, şimdi olsa acaba ne derdi? DOKTORA GİTTE KULAĞINI AÇTIR Bir köşe yazıma karşılık olarak anlatılan bir fıkrayı bende köşeme alarak sizlere aktarıyorum. Adamın birisi doktora giderek: -Doktor bey benim karım sağır, ona bir ilaç ver de işitmesini sağlayalım demiş. Doktor da: -Ezbere olmaz ki, hiç olmazsa eve git hanımına uzaktan bir şeyler söyle, işitmezse biraz daha yaklaş yine bir şey söyle böylece işitinceye kadar yaklaş demiş. Ona göre bir şeyler yaparız demiş doktor. Adam eve gelmiş, mutfaktaki hanımına: -Hanım ne yapıyorsun? demiş. Cevap olarak ses alamamış. Biraz daha yaklaşmış: -Hanım ne pişiriyorsun demiş. Yine cevap alamamış. Bu sefer yanına yaklaşıp bağırarak sormuş: -Hanım pişirdiğin ne demiş? Hanım kızarak cevap vermiş:-Be adam üç seferdir soruyorsun, her seferinde sana köfte yapıyorum diyorum. Doktora git de kulağını temizlet demiş. Yorumu ve hangi köşe yazısı ile ilgili bir fıkra olduğunu siz bulun…
Ne oluyoruz doktorlarımızla? Nereye gidiyoruz bize yardımcı olanlarla? Zorumuz ne bizim için çalışanlarla? Doktorlarımızdan ne istiyoruz? Son günlerde doktorlarımıza saldırılar çoğaldı. Her gün nerde ise bir Dr. darp edilir oldu. Aklına esen bir doktor dövüyor. Daha olmadı bir doktor öldürülüyor. Hemen şunu sormak istiyorum. Hastanelerdeki koruma görevlilerinin görevi nedir? Önce bunu öğrenmek istiyorum. İkinci durumda bunun gibi vakalar gün geçmiyor ki basında yer almasın. Öyle ise yetkililer neden tedbir almıyor? İlla her hastanede bir veya birkaç doktor öldükten sonra mı tedbir alınmalı? Doktorlarımızda insan, onlarında canı bizimkinden değişik değil. Onlarında üzüntülü günleri olamaz mı? Muhakkak ki her doktor Hipokrat yeminine sadık kalmaya çalışmaktadır. Diğer yandan hasta yakınlarının muhakkak ki acizliği hat safhada olabilir. Bir yakınının ölümü onu perişan duruma getirmiştir. Bu acıyla canı yanan bilir. Bu acıyı çıkarmak için en yakın sorumluyu arar. Hele birde üzerinde silah varsa, ondan daha kabadayısı yoktur. Öyleyse o silah oraya girmeden tedbir alınmalı, değil mi? Eskiden bazı doktorlarımız hasta veya hasta yakınlarıyla konuşmaya bile tenezzül etmiyorlardı. Şimdi bu gibi doktorlara pek rastlanmıyor.(İstisnalar muhakkak vardır) Tüm imkânlarıyla hastasına yardımcı olmaya çalışıyorlar zannımca doktorlarımız. Milletvekili dahi doktor döverse varın gerisini siz düşünün. Acilde 24 saat çalışan bir doktor düşünün.(Tabiî ki hemşirelerimizde aynı durumda)… Günde yetmiş seksen kişi muayene eden bir doktor düşünün. Çocuklar eskiden hep doktor olacağım derdi. Şimdi onlar bile doktor olmak istemiyorlar. “Beni Türk Doktorlarına emanet edin” diyen Atatürk, şimdi olsa acaba ne derdi? DOKTORA GİTTE KULAĞINI AÇTIR Bir köşe yazıma karşılık olarak anlatılan bir fıkrayı bende köşeme alarak sizlere aktarıyorum. Adamın birisi doktora giderek: -Doktor bey benim karım sağır, ona bir ilaç ver de işitmesini sağlayalım demiş. Doktor da: -Ezbere olmaz ki, hiç olmazsa eve git hanımına uzaktan bir şeyler söyle, işitmezse biraz daha yaklaş yine bir şey söyle böylece işitinceye kadar yaklaş demiş. Ona göre bir şeyler yaparız demiş doktor. Adam eve gelmiş, mutfaktaki hanımına: -Hanım ne yapıyorsun? demiş. Cevap olarak ses alamamış. Biraz daha yaklaşmış: -Hanım ne pişiriyorsun demiş. Yine cevap alamamış. Bu sefer yanına yaklaşıp bağırarak sormuş: -Hanım pişirdiğin ne demiş? Hanım kızarak cevap vermiş:-Be adam üç seferdir soruyorsun, her seferinde sana köfte yapıyorum diyorum. Doktora git de kulağını temizlet demiş. Yorumu ve hangi köşe yazısı ile ilgili bir fıkra olduğunu siz bulun…
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.