EMR-İ Bİ'L-MARUF
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
13.02.2014 - 21:47, Güncelleme:
30.10.2020 - 19:15 3655+ kez okundu.
EMR-İ Bİ'L-MARUF
Cenab-ı Hak Ali İmrân Suresi’ndemeâlen şöyle buyuruyor “Sizden hayra
davet eden, iyiliği emreden, kötülükten meneden bir topluluk bulunsun. İşte
kurtuluşa erecekler onlardır.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde; “Kim ki ma’rufu
emreder, münkerdennehyederse, o kimse, yeryüzünde Cenab-ı Hakk’ın,
Rasülüllah’ın ve Kitabullah’ın halifesidir”buyurmuşlardır.
Maruf, İslam’ın iyi olarak kabul ettiği ve Allah’ataat saydığı her şeydir. Münker ise bunun tam zıddı olarak, İslâm’ın iyi saymadığı,dinin emirlerine aykırı bulduğu ve Allah’a karşı masiyet kabul ettiği şeylerdir.İyiliği emir, kötülükten nehiy vazifesinin farziyyeti Kitap ve Sünnet ile sabittir.Ayn-ı zamanda bu farz, İslam’ın en büyük farzlarından biri ve dinin temelidir. ÇünküMüslümanlar bu sayade kemale erer, dünya ve ahiret saadetine kavuşur. Ancak buvazifeyi yapacak bir topluluğun bulunması farz-ı kifayedir.
Bu hususla alakalı olarak Tevbe Suresi’nde5 şöyle buyruluyor: “Bununla
berabermü’minlerin tamamı birden seferber olacak değillerdir. Fakat her fırkadan
bir taife toplansalar da dini ilimleri tahsil etseler ve döndükleri zaman kavimlerini
inzar etseler, umulur ki onlar sakınırlar.”
Ancak burada dikkat edilmesi icab eden mühim bir husus vardır. İslami İlimleri
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat akidesi müvacehesinde doğru ve sağlam bir şekilde
öğrenmekicab eder. İslam Dini’ninitikâdî ve amelî olmak üzere iki ciheti vardır. İşte
her iki hususta da, Allah’ın razı olduğu fırka olan ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in
“fırka-i naciye” olarak vasıflandırdığı Ehl-i Sünnet İtikadına tabi olmak; ilmi, Ehl-i
Sünnet’emensub âlimlerden almak icab etmektedir.
İmam-ı RabbânîMüceddid-i Elf-i Sânî (k.s.) Hazretleri bu hususla alakalı olarak
Mektûbât-ı Şerife’de şöyle buyuruyorlar:“Mükellefler üzerine ilk vacip olanlar İ’tikâdiHükümler’dir. Yani evvela akaidintashih edilmesi icab etmektedir. Bu tashih de Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Âlimleriningörüşlerine muvafık olarak yapılmalıdır. Muhakkak ki uhrevî kurtuluş Ehl-i Sünnetbüyüklerinin görüşlerine tabi olmaya bağlıdır. Çünkü onlar ve onlara tabi olanlar,
Fırka-i nâciye’dir yani kurtuluşa erecek olan topluluktur.Bu topluluk Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve O’nun Eshabı’nın yolu üzerineolan topluluktur. Kitap ve Sünnet’den elde edilen ilimler içerisinde muteber olanlar,Ehl-i Sünnet Büyüklerinin Kitap ve Sünnet’den aldıkları ilimlerdir.”
Çok kıymetli okurlarım
İmam-ı Rabbânî (k.s.) Hz. bu hususu şöyle ifade etmişlerdir: “Bil-hassa şeâir-i
İslam’ın garip kaldığı zamanlarda, İslami Hükümlerin öğretilmesi, hayırların en
büyüğüdür. Öyle ki, başka niyetlerle milyonları infak etmek, dini hükümlerden bir
hükmün öğretilmesine müsavi olamaz… Ancak infak, Dinî Hükümlerin takviyesi için
olursa onun için büyük derece vardır.”
“Ey İslam topluluğu! Biz ve evlatlarımız hayatta olduğumuz müddetçe,
Rasülullah (s.a.v.) ve O’nun eshabına iftira edileceğini ve yalan isnad edileceğini mi
zannediyorsunuz?” buyurarak, ömrünü Ehl-i Sünnet akidesinin ve İslami İlimlerin
ihyası için Müslümanların ve ilim adamlarının elinden gelen gayreti sarf etmesidir. Bizleri batıl inançlara düşürecek her şeyden kaçınmak her Müslüman’ın vazifesidir.
Sitemizdeki haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde izinsiz yayınlanamaz.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.