NEFSİN DÜŞMANLIĞI
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
25.08.2014 - 23:31, Güncelleme:
30.10.2020 - 19:15 6636+ kez okundu.
NEFSİN DÜŞMANLIĞI
Kur’ân-ı Kerim’deki Surelerin tertibi-dizilişi tevkîfî‘dir yani ictihad ile değil de
vahiy ile tayin edilmiştir. Bu sebeple Kur’ân-ı Kerim’in Felak ve Nas Sureleri ile son
bulmasında bizler için çok mühim bir ilahî ihtar vardır. Şöyle ki; bu iki sureden Felak
Suresi hasetten; Nas Suresi ise vesveseden bahseder. Haset nefsin, vesvese ise
şeytanın en büyük silahı olduğu için, insanoğlunun bu iki düşmana karşı dikkatli
olması ve bunların şerrinden Allah’a sığınması böylelikle kendisine ihtar edilmiştir.
Nefis ve şeytan insanoğlunu Allah’ın rızasından uzaklaştırıp ebedi hayatını
mahvetmek için gayret eden iki büyük düşmandır. Bu ikisi arasında en tehlikeli olanı
ise, 72 şeytan kuvvetinde olan2 nefistir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Hadis-i
Şeriflerinde “Senin en büyük düşmanın, merkezi iki kaşının arasında bulunan
nefsindir” buyurmuşlardır. Çünkü şeytan, Allah (c.c.) zikredildiği zaman, Kur’ân
okunduğu uzaklaşıp kaçar. Nitekim Nâs Suresi’nde geçen “el-hannâs” kelimesi “geri
geri kaçan, uzaklaşan” şeklinde tefsir edilmiştir. Fakat nefis böyle değildir. Nefsin bir
takım mertebeleri vardır ve bunlar içinde en aşağı olanı nefs-i emmare’dir. Yusuf
Suresi’nde Cenab-ı Hak, Yusuf (a.s.)’ın şöyle söylediğini hikâye ediyor : “Ben nefsimi
temize çıkarmıyorum. Çünkü rabbimin merhamet ettiği müstesna, nefis daima
kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan ve merhamet edendir." İşte bu
nefs-i emmare, mutmainne oluncaya kadar, her şeye burnunu sokar. Onun kendine
pay biçmediği hiçbir şey yoktur. Kibir, gurur, hırs, ucub, hased gibi bütün kötü
ahlaklar hep nefsin silahlarıdır ve bu silahlarını daima kullanır. Onun için Allah dostları
“Habis nefsin bütün arzuları menfaat olup, emel ve arzularının tavanı yoktur.”
buyurmuşlar ve nefs-i emmarenin cibilliyyetini şöyle izah etmişlerdir:
“Nefs-i Emmare fenalık ve şerde öyle bir derecededir ki herkesin kendisine
mahkûm ve muhtaç olmasını, kendisine muhabbet etmesini ister ama kendisi hiç
kimseye muhtaç olmayı arzu etmez. O, en nihayetinde –hafizanallah- ulûhiyet
davasına kadar gidebilir ve bu hususta Cenab-ı Mevla ile ortaklığa bile razı olmaz.
Nefs-i emmare sahibi her insanın nefsi, kendisi bunu bilsin veya bilmesin, bu
şekildedir ve böyle tehlikelidir.” Onun için bir hadis-i kudsî’de şöyle buyruluyor:
“Nefsini düşman olarak tanı. Zira o düşmanlık ederek benim karşıma dikiliverdi.”
Aziz okuyucularım
Nefis var gücüyle istikametimizi bozmaya gayret ettiği için, türlü kılıklara girip
çeşitli perdelerle gizlenerek bizi kandırmaya çalıştığı için, Peygamber Efendimiz
(s.a.v.), “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” meâlindeki Ayet-i Kerime’yi kasdederek ve
ümmeti adına “Hud Suresi beni ihtiyarlattı” buyurmuşlardır. Yine Rasül-i Ekrem
Efendimiz, “Allah’ım beni göz açıp kapayıncaya kadar dahi, nefsimle baş başa
bırakma” diye dua ederek nefsin tehlikesine işaret etmişlerdir.
Hulasa olarak bizim başımıza gelen ve Allah’ın rızasına muvafık olmayan her
şeyde, hatta hata ve kusurlarımız sebebiyle bize isabet eden her türlü sıkıntıda
yegâne sebep nefistir. Bu husus Nisa Suresi’nde mealen şöyle beyan buyruluyor:
“Sana güzelliklerden her ne erişirse bil ki Allah’tandır, kötülükten de başına ne
gelirse anla ki nefsindendir.”
Sitemizdeki haber içerikleri kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde izinsiz yayınlanamaz.
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.