BİR ZAMANLAR TÜRKİYE - 26

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 25.08.2014 - 23:35, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 2952+ kez okundu.
 

BİR ZAMANLAR TÜRKİYE - 26

BİT SALGINLARI: 1970’ler ve 80’lerin ortalarına kadar, özellikle ilk ve ortaokul öğrencileri arasında yaygın olarak bit salgını görülürdü. Bir çocukta üreyen bit, çok kısa zamanda sınıftaki diğer çocuklara da sıçrardı. Öğretmenler tarafından periyodik aralıklarla öğrencilerin başlarında bit kontrolü yapılarak, şüpheli olanlar, saçlarının arasında sirke adı verilen bit yumurtasına rastlananlar derhal evlerine gönderilirlerdi. Bitleri yok etmek için tek çare, çocuğun "0" numaraya vurulmuş başının DDT adlı ilâçla iyice yıkanmasıydı. Genellikle kalabalık ve taşralı ailelerde rastlanan bit, bir süre sonra zengin-fakir ayırt etmeksizin tüm çocuklara bulaşırdı. APARTMAN TOPUKLU AYAKKABILAR: 60’ların sonu ve 70’lerin tamamında kadınlar arasında moda olan bu ayakkabıların, adından da anlaşılabileceği gibi en büyük özellikleri, çok yüksek topuklu olmalarıydı. Öyle ki, bu yükseklik ortalama 20-25 santimi bulan, iyice abartılmış bir yükseklikti. Topuklar, aynı oranda kalın ve genelde yekpare olup, tüm ayakkabının altını kaplarlardı. Bu tür ayakkabı giyen kadınlar oldukça yavaş ve dikkatli hareket etmek zorunda kalırlardı. Herhangi bir yanlış adım, sendeleyip düşmelerine, hatta bileklerinin ya da bacaklarının kırılmasına dahi yol açabilirdi. Topuklu ayakkabılara öncülük eden isim ise; Zeki Müren olup, İzmir Fuarı’nda sahneye çıkarken giymeye başlamış ve modası zamanla yurt çapında yaygınlaşmıştır. Kadınların boyunu erkeklerle eşit hatta bazen geçer pozisyona bile getiren bu kullanışsız, sadece gösteriş amaçlı ayakkabılar 80’lerde unutuldu. Günümüzde ise son zamanlarda biraz daha kullanılır hale geldi. YÜN MAĞAZALARI/YÜN ÇİLELERİ: 70’ler ve 80’lerin önemli bir bölümü, şimdiki gibi hazır triko giyimine yönelik değildi. Çoğunluk elde örülmüş kazak, hırka, süveter, yelek (ve hatta etek) giyerdi. Bu yüzden yün satış mağazalarına bol miktarda rastlanırdı. Yün çileleri, top şeklinde olmayıp “8” şekline getirilerek, ortalarından yün mağazasının markasını belirten bir kâğıt şeritle toplanmış olurlardı. Satın alınan çileler önce evde ön bir işlemden geçirilirdi. Bu ön işlem; yün çilelerinin iki yanındaki orta kısımlarına iki kolun geçirilerek gerilmesi ve karşısında oturanın da sağlı-sollu çileden yün ipliği çekerek elindeki yumakta toplamasından ibaret müthiş sıkıcı bir işlemdi. Çileyi tutanın bir süre sonra kolları ağarmaya başlar ve kollar gittikçe birbirlerine yaklaşarak, gerginlik sönümlenmeye başlardı.
BİT SALGINLARI: 1970’ler ve 80’lerin ortalarına kadar, özellikle ilk ve ortaokul öğrencileri arasında yaygın olarak bit salgını görülürdü. Bir çocukta üreyen bit, çok kısa zamanda sınıftaki diğer çocuklara da sıçrardı. Öğretmenler tarafından periyodik aralıklarla öğrencilerin başlarında bit kontrolü yapılarak, şüpheli olanlar, saçlarının arasında sirke adı verilen bit yumurtasına rastlananlar derhal evlerine gönderilirlerdi. Bitleri yok etmek için tek çare, çocuğun "0" numaraya vurulmuş başının DDT adlı ilâçla iyice yıkanmasıydı. Genellikle kalabalık ve taşralı ailelerde rastlanan bit, bir süre sonra zengin-fakir ayırt etmeksizin tüm çocuklara bulaşırdı. APARTMAN TOPUKLU AYAKKABILAR: 60’ların sonu ve 70’lerin tamamında kadınlar arasında moda olan bu ayakkabıların, adından da anlaşılabileceği gibi en büyük özellikleri, çok yüksek topuklu olmalarıydı. Öyle ki, bu yükseklik ortalama 20-25 santimi bulan, iyice abartılmış bir yükseklikti. Topuklar, aynı oranda kalın ve genelde yekpare olup, tüm ayakkabının altını kaplarlardı. Bu tür ayakkabı giyen kadınlar oldukça yavaş ve dikkatli hareket etmek zorunda kalırlardı. Herhangi bir yanlış adım, sendeleyip düşmelerine, hatta bileklerinin ya da bacaklarının kırılmasına dahi yol açabilirdi. Topuklu ayakkabılara öncülük eden isim ise; Zeki Müren olup, İzmir Fuarı’nda sahneye çıkarken giymeye başlamış ve modası zamanla yurt çapında yaygınlaşmıştır. Kadınların boyunu erkeklerle eşit hatta bazen geçer pozisyona bile getiren bu kullanışsız, sadece gösteriş amaçlı ayakkabılar 80’lerde unutuldu. Günümüzde ise son zamanlarda biraz daha kullanılır hale geldi. YÜN MAĞAZALARI/YÜN ÇİLELERİ: 70’ler ve 80’lerin önemli bir bölümü, şimdiki gibi hazır triko giyimine yönelik değildi. Çoğunluk elde örülmüş kazak, hırka, süveter, yelek (ve hatta etek) giyerdi. Bu yüzden yün satış mağazalarına bol miktarda rastlanırdı. Yün çileleri, top şeklinde olmayıp “8” şekline getirilerek, ortalarından yün mağazasının markasını belirten bir kâğıt şeritle toplanmış olurlardı. Satın alınan çileler önce evde ön bir işlemden geçirilirdi. Bu ön işlem; yün çilelerinin iki yanındaki orta kısımlarına iki kolun geçirilerek gerilmesi ve karşısında oturanın da sağlı-sollu çileden yün ipliği çekerek elindeki yumakta toplamasından ibaret müthiş sıkıcı bir işlemdi. Çileyi tutanın bir süre sonra kolları ağarmaya başlar ve kollar gittikçe birbirlerine yaklaşarak, gerginlik sönümlenmeye başlardı.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.