GELECEĞİMİZİ,...

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 08.10.2015 - 18:33, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 3026+ kez okundu.
 

GELECEĞİMİZİ,...

GELECEĞİMİZİ GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİYORUZ Bizler için çevre olmazsa olmazlarımızdandır... Bizleri yaşatan çevre.O zaman nasıl oluyor da  yaşadığımız ağacı kesiyoruz.Bulancak’tan yaşadığımız soluk aldığımız çevremizden söz etmek istiyorum .30-40 yıl öncesi Bulancak’ı bilirmisiniz? Deniz ayağınızın yanında idi.Şimdi  çok uzaklarda kaldı. Bulancak imam Hatip Ortaokulu yanında bulunan İncüvez deresi belediye tarafından ıslah çalışmaları yapılarak çevresine korkuluklar yapılarak yeni görünümünü kazanmıştı. Çokta güzel görünüm kazanmıştı.Ama önceki gün oradan yaya geçerken yıkıldım. Burnumu tıkamak zorunda kaldım. Art niyetli insanlar ne bulduysa  hep dereye atmışlar,hem kirletmişler hem de çevreye pis koku salıyor. Peki bu insanlar cezasız mı kalacak. Ama kalıyor. Belediyemiz daha ne yapsın,derenin yanına bekçi tutamaz ki... Çevreyi kirletirken, gerçekte bindiği dalı kesen insan; hava, su, toprak bağlamında doğal çevresini kirletirken, değer yargılarındaki bozulmayla, toplumsal çevresini de kirletmektedir. Bu kirletiş; doğal-toplumsal kirlenmenin bir kısır döngüsü biçiminde, gezegenimiz Dünya  ile bu Dünya’da yaşayan insanların yok oluş sürecini başlatmıştır. Kuşkusuz zararın neresinden dönülürse kardır diyerek, doğal ve toplumsal kirlenmenin durdurulması önerisiyle söz söylemek gerekir. Tartışmalara gerek yoktur ki; insanı, doğal çevresini kirletmeye iten dürtü, çevresini daha çok sömürmeye yönlendiren saldırganlığını azdıran içgüdü, en önemlisi de toplum değer yargılarında oluşan bozulmadan kaynaklanmaktadır.  Artık iyi örneklerle/yapıcı eleştirilerle; çevre dostlarının sayısı çoğaltılmalı ve çevre düşmanlarına karşı susmamalıyız. “Çevre nedir ?” sorusu belki en genel anlamda, Doğa ile İnsan  arasındaki ilişki olarak tanımlanabilir. İnsanın varolmasından beri çevre vardır. Bilimsel merakla, Doğa  ile İnsan  arasındaki ilişki, doğa bilimcilerince incelenmiş, araştırılmıştır. Buna karşın ekonomik-sosyal yönü göz ardı edilmiştir. Doğa  hiçbir şey ödemeden alıp, kullanabileceğimiz bir mal olarak yorumlanmıştır. Gerçekten de hava, su, toprak için Doğa’ya hiçbir şey ödemiyoruz, ama Doğa’yı kullanmakla, Doğa’da bir değişim oluyor. Kısacası; Doğa’nın kendini yenileme gücü var, ama önemli olan bu gücün ne kadar baskı altında kaldığıdır. Doğa’yı bozma hızı, Doğa’nın kendini yenileme hızından çoksa, işte o zaman sorunlar ortaya çıkıyor ki biz insanlar; bu sorunları 70’lerin başından beri Çevre  Sorunları  olarak tanımlıyoruz ve biliyoruz ki çevre sorunlarının ortaya çıkmasıyla da Doğa’da bir bozulma başlıyor, ama bütün bunları bile bile hiç durmuyoruz, dolayısıyla biz insanların neden olduğu Doğa’daki bozulma da hiç durmuyor.Bu nedenle bende   bir Doğa dostu  olarak diyorum ki;Dünyamız yalnızca uzayda gezen, boşlukta yüzen bir küre değil…Dünyamız; yeraltı ve yerüstü tüm canlılarıyla bir yaşam alanıdır…En önemlisi de;Dünyamız biz insanlarla bir bütün düşüncesizce dolarsa her yer beton hangi toprakta buğday yeşerecek ? Hangi kaynakta su birikecek ? Bu gidişle gölgesinde serinlenecek bir çınar, Dalından koparılacak bir nar ağacı kalmayacak…“Benden sonrası tufan” diyenlerin bencilliği karşısında suskunluk sürdükçe; İnsanlık için bir başka nuhun  gemisi kalkmayacak…  
GELECEĞİMİZİ GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİYORUZ Bizler için çevre olmazsa olmazlarımızdandır... Bizleri yaşatan çevre.O zaman nasıl oluyor da  yaşadığımız ağacı kesiyoruz.Bulancak’tan yaşadığımız soluk aldığımız çevremizden söz etmek istiyorum .30-40 yıl öncesi Bulancak’ı bilirmisiniz? Deniz ayağınızın yanında idi.Şimdi  çok uzaklarda kaldı. Bulancak imam Hatip Ortaokulu yanında bulunan İncüvez deresi belediye tarafından ıslah çalışmaları yapılarak çevresine korkuluklar yapılarak yeni görünümünü kazanmıştı. Çokta güzel görünüm kazanmıştı.Ama önceki gün oradan yaya geçerken yıkıldım. Burnumu tıkamak zorunda kaldım. Art niyetli insanlar ne bulduysa  hep dereye atmışlar,hem kirletmişler hem de çevreye pis koku salıyor. Peki bu insanlar cezasız mı kalacak. Ama kalıyor. Belediyemiz daha ne yapsın,derenin yanına bekçi tutamaz ki... Çevreyi kirletirken, gerçekte bindiği dalı kesen insan; hava, su, toprak bağlamında doğal çevresini kirletirken, değer yargılarındaki bozulmayla, toplumsal çevresini de kirletmektedir. Bu kirletiş; doğal-toplumsal kirlenmenin bir kısır döngüsü biçiminde, gezegenimiz Dünya  ile bu Dünya’da yaşayan insanların yok oluş sürecini başlatmıştır. Kuşkusuz zararın neresinden dönülürse kardır diyerek, doğal ve toplumsal kirlenmenin durdurulması önerisiyle söz söylemek gerekir. Tartışmalara gerek yoktur ki; insanı, doğal çevresini kirletmeye iten dürtü, çevresini daha çok sömürmeye yönlendiren saldırganlığını azdıran içgüdü, en önemlisi de toplum değer yargılarında oluşan bozulmadan kaynaklanmaktadır.  Artık iyi örneklerle/yapıcı eleştirilerle; çevre dostlarının sayısı çoğaltılmalı ve çevre düşmanlarına karşı susmamalıyız. “Çevre nedir ?” sorusu belki en genel anlamda, Doğa ile İnsan  arasındaki ilişki olarak tanımlanabilir. İnsanın varolmasından beri çevre vardır. Bilimsel merakla, Doğa  ile İnsan  arasındaki ilişki, doğa bilimcilerince incelenmiş, araştırılmıştır. Buna karşın ekonomik-sosyal yönü göz ardı edilmiştir. Doğa  hiçbir şey ödemeden alıp, kullanabileceğimiz bir mal olarak yorumlanmıştır. Gerçekten de hava, su, toprak için Doğa’ya hiçbir şey ödemiyoruz, ama Doğa’yı kullanmakla, Doğa’da bir değişim oluyor. Kısacası; Doğa’nın kendini yenileme gücü var, ama önemli olan bu gücün ne kadar baskı altında kaldığıdır. Doğa’yı bozma hızı, Doğa’nın kendini yenileme hızından çoksa, işte o zaman sorunlar ortaya çıkıyor ki biz insanlar; bu sorunları 70’lerin başından beri Çevre  Sorunları  olarak tanımlıyoruz ve biliyoruz ki çevre sorunlarının ortaya çıkmasıyla da Doğa’da bir bozulma başlıyor, ama bütün bunları bile bile hiç durmuyoruz, dolayısıyla biz insanların neden olduğu Doğa’daki bozulma da hiç durmuyor.Bu nedenle bende   bir Doğa dostu  olarak diyorum ki;Dünyamız yalnızca uzayda gezen, boşlukta yüzen bir küre değil…Dünyamız; yeraltı ve yerüstü tüm canlılarıyla bir yaşam alanıdır…En önemlisi de;Dünyamız biz insanlarla bir bütün düşüncesizce dolarsa her yer beton hangi toprakta buğday yeşerecek ? Hangi kaynakta su birikecek ? Bu gidişle gölgesinde serinlenecek bir çınar, Dalından koparılacak bir nar ağacı kalmayacak…“Benden sonrası tufan” diyenlerin bencilliği karşısında suskunluk sürdükçe; İnsanlık için bir başka nuhun  gemisi kalkmayacak…  
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.