GÜNAHLARIMIZLA NAMAZLARIMIZI YARIŞTIRMAK

                Müslüman’ım diyen insanların en çok bildiğini zannettiği, gerçekte de çok az bildiği ibadetlerden biri de namazdır. Namaz niçin kılınır? Namaz kılmaktan amaç nedir? Hatta şöyle sormak belki de daha doğru olacak. Namaz bir müminin yaşantısında bir amaç mıdır? Yoksa razı olunan bir kul olmanın aracımıdır? Bir yerde veya herhangi bir ortamda namaz ibadetinin öneminden bahsedilirken genellikle şu ifadeleri duyarız. “Efendim, yarın Allah’ın huzurunda günahlarımız, sevaplarımız değerlendirilirken ilk önce namaz ibadetimize bakılır. Yani günahlarımız namazlarımızla karşılaştırılır. Eğer günahlarımızı kıldığımız farz namazlar kapatmıyorsa sünnet namazlara, onlar kapatmıyorsa nafilelere bakılır.” diye devam eder.  Belki insanları namaza teşvik etmek için basit bir yoldur. Peki, bu ifadeleri duyan insanlar bunu nasıl anlarlar? Bir günah yaptımsa iki defa namaz…  Yada şu günahı işlersem onun yerine şu kadar namaz kıldım mı… gibi anlayışlara sebep olmaz mı?  Gerçekten bu düşünceyle namaz kılan bir Müslüman’ın elinden ve dilinden emin olunur mu? Günahını dengeleme niyetiyle namaz kılan bu kişi için “kimseye kötülük yapmaz, haramında helalında, iffetinde, namusunda çok titizdir.”  denilebilir mi? Bu düşüncenin bizi çıkaracağı kapı “Bir günah işlerim. Kılarım namaz… Olurum  tertemiz…”   anlayışıdır. Pişmanlık ve yakarıştan uzak bir anlayış. Oysa Allahın namaza yüklediği ve kulunun yaşantısında görmek istediği bir misyon var. Namaz insanları kötülüklerden alıkoymalı . “Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülüklerden alı kor.” (29 Ankebut 45) Peki hem namaz kılıyor hem de her türlü kötülüğü yapabiliyorsak, elimizin ve dilimizin kötülüğünden etrafımızdaki insanların emin olması söz konusu değilse, biz kılmış olduğumuz namazımızın çokluğu ile ne kadar övünürsek övünelim Allah nazarındaki konumu “ Kılındığı halde gafil olunan bir namazdır. Böyle bir namazı da Maun suresinde Allah “Yazıklar olsun o namaz kılanlara” diye nitelendiriyor. Bu yüzdendir ki Allah Kuranda namazdan bahsederken “namazı dosdoğru kılın”  ya da “namazı dosdoğru kılanlar” ifadelerini kullanıyor.  Bir ifade daha kullanıyor. “Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır.(19 Meryem 59) Pirince giderken bulgurdan olmak. Yani biz, kötülüklerden alıkoymayan namazlarımızdan günahlarımızı yok edecek sevap beklerken, dosdoğru namaz kılmamanın büyük azabıyla karşılaşabiliriz…  Dosdoğru namaz… Bizim şekillendirdiğimiz değil, bizi şekillendiren namaz…