NAMAZIN HİKMETLERİ

Kâinatta hiçbir şey gelişi güzel yaratılmamış ve başı boş bırakılmamıştır. Her halde her şeyin bir hikmeti ve kendine göre bir hizmeti vardır. Bizim de dünyaya gelişimizin bir sebebi, bir hikmeti vardır. Her halde akıl sahibi olanların diğer yaratıklara nispetle daha üstün vazifeleri olacaktır. Allah’ın (c.c) her yarattığında bir hikmeti olduğu gibi, her emrettiğinde de nice hikmetler vardır. İnsan düşünecek olursa bunu anlamakta güçlük çekmez. Her derdin nasıl bir ilacı yaratılmış ise, her kötülüğe kalkan olacak bir ibadet de emredilmiştir. İnsana emredilen ve Mevlâsını unutturmayacak olan ibadetlerin en birincisi namazdır. Namaz kılmak, dünya iş ve dertlerini geçici olarak bir tarafa atıp (Allah’ın huzurunda) durmak demektir.               Namaz insanı düşündürüp kendine getirir. İnsana her vakit Allah’ın huzurunda bulunduğunu öğretir. Daima namaz kılan ve Mevlâsını hiç unutmayan kimse, elbette her zaman her yerde Allah’tan korkar, fenalıktan kaçar, en iyi insanlar sırasına geçer. Çünkü her türlü fenalık Allah’ı tanımamaktan ileri gelir. Namaz, insanı her türlü kötülüklerden ve yasaklardan alıkoyan mânevî bir zâbıtadır. Nitekim Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyurmaktadır: “Habibim sana vahyedilen kitabı oku. Namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz kötülükten akıl ve şeriata uymayan her şeyden alıkoyar. Allah’ı zikretmek elbette en büyük ibadettir. Ne yaparsanız Allah bilir.”               Evet bu ayet-i celileden anlaşılıyor ki, Namaz sahibini fahşadan (yani çirkinlikten) kötülükten, aklın ve şer’in beğenmeyeceği hareketlerden ve mâsiyetten nehyeder. Bir kere namaz içinde bunlar yapılmaz, bundan başka namaz haricinde de çirkinlikten nehyeder. Öyle ise Hak yoldan uzaklaşmış her insan için, sevilmeyen şeylerden uzaklaşmaları için en çıkar yol, namaza başlamaları ve namazı gerçek mânâsını anlamak sûretiyle kötü hallerinden kendilerini kurtarmış olurlar. Hakiki mânâda namaz kılmaya devam edildikçe insanda dürüstlük artar. Nitekim Hz. Enes (R.A.)’ın rivayetine göre Ensardan bir genç Rasülullah (s.a.v.)’in arkasında namaz kılar, sonra da birçok kötülükler yapardı. Keyfiyyet Rasül-ü Ekrem (s.a.v)’e  arz edilince buyurdu ki: “Onun namazı bir gün kendisini kötülükten vazgeçirecektir.” Aradan çok zaman geçmedi. O genç tevbe etti. İyi bir hal sahibi oldu. Yine Rasülullah (s.a.v)’den mervidir ki: “Kim bir namaz kılar da o kendisini fahşa ve münkerden nehyetmez ise o namazla Allah’tan uzaklaşmaktan başka bir şey artırmış olmaz.” buyurmuştur. Onun için İbni Mesud Hazretleri de buyuruyor ki, “Namaza itaat  etmeyen, Allah-ü Teâla’dan uzaklığı artırmadan başka bir şey yapmaz.” Bunun sebebi namaza itaat onun hududuna riayet ederek hakkıyla kılmaktır. Onun hududunda ise fahşa ve münkerden nehy vardır.               Kıymetli okurlarım               Binaenaleyh namaza itaat, onu hakkıyla kılıp nehyini tutmakla olur. Namaz kılıyor görünüp de, namazın ne demek olduğundan gafil olanların amellerin tartıldığı mahşer gününde vay hâline.               Namaz Mü’min’in Miracıdır. Bunu bilenler kendilerini her an Rab bilerinin huzurunda mülâkat halinde bulunuyorlar gibi mânevî bir zevk içinde bir niyet ve ihlâs ile kılarlar. Namaz haddizatında en büyük amel, fahşa ve münkerden nehy için en büyük âmildir.               Ne mutlu namazdaki hikmetleri anlayıp, hakiki mânâda namaz kılanlara ve bu sâyede gerçek saadete erenlere...