GAFLET

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 17.06.2013 - 22:16, Güncelleme: 30.10.2020 - 19:15 2887+ kez okundu.
 

GAFLET

        Gaflet, korkunç bir âfet olup âhiret hayatını öldürücü bir hastalıktır.               Gaflet, en ufak bir aldanmaktan, en korkunç küfür bataklığına varıncaya kadar tehlikeler saçan kötü bir rahatsızlıktır. İnsanların uğradıkları nice felaket ve sefaletler, gafletlerindendir.               Gaflet uykusunda olanları uyarmak aylarca uykusuz kalmış, bilâhere derin uykuya dalmış olan insanı uyandırmaktan daha zordur.               Gaflet, sahibini içmeden sarhoş eden bir içkidir. Gaflet içkisini içenlerin çoğu ancak öldükleri zaman ayılırlar.               İmam-ı Ali Kerremallahü Veche’nin “İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar.” buyurması ne kadar hikmetli bir sözdür.               Maddî hastalıkların tedavisi olduğu gibi manevî hastalıkların da tedavisi, usulleri vardır. Ne yazık ki, insanlar bunları arayıp bulup istimal edememektedir.               Sahibini helâk eden gafletin merkezi kalptir. Allah dostları, gafletten kurtulmanın yollarını şöyle zikrederler:               Ahiret âlimlerinin nasihatlerini dinlemek ve onların cehaletten ilme, gafletten kazaya, haramdan helâlâ, riyâdan ihlâsa, nefsin şerrinden Hakk’a, şeytandan Resulü Ekrem Efendimizin mübarek sünnetlerine, dünyadan ahirete, batıldan Hakk’a olan çağrı ve davetlerine kulak vermekle ve O ârif-i billâhtan duydukları ile amel etmekle ancak halâsı mümkün olur.               Resul-ü Ekrem efendimiz: “Ya Rab! Bana ölüm sarhoşluğunu kolay eyle” diye sık sık dua buyurmaları bizim için ne büyük bir derstir.               Mücerret ölümü bilmek değil, ona hazırlanmaktır.               Ölüm; sabileri yetim, çiftleri tek, malları miras kalan ve kişiyi evlâdından, ezvacından, akraba ve ahbaplarından ayırıp, garip kılandır.               Ölümü daima zikreden, hatırından hiçbir zaman çıkarmayan insan günah yapamaz; düşünür ki, bir gün yalnız karanlık bir kabre gireceğini; orasının cennet bahçelerinden bir bahçe olabileceği gibi cehennem çukurlarından bir çukur da olabileceğini ve orada insanın arkadaşının sadece ameli olduğunu tefekkür ve tezekkür eder.                 Değerli okurlarım               Şu muhakkak bilinmelidir ki, kişinin selâmeti, zaferi, necatı; kalbini küfür karanlıklarından, cesedini de isyan, fısk ve tuğyan gibi kötülüklerden temizlemesi ile mümkündür.               Cenab-ı Hakk bir âyet-i kerimesinde: “Muhakkak temizlenenler felah buldu.” buyurur. Temizlik sadece su ile olmaz. Kalpler su ile değil, nur-u ilâhi ile ancak temizlenir. Allah’a ibadetten gafil kalpler, helâk ve hüsranı azimededirler.               Nitekim, Cenab-ı Hakk bir âyet-i celilesinde: “Zikr-i ilâhiden uzak kalarak kararan kalpler için Veyl vardır.” buyurur.               Resülullah Efendimiz buyurur ki: “Demir paslandığı gibi insanların kalpleri de paslanır.” Bunun cilâsı nedir ya Resulüllah? diye sual buyrulunca “Kalbin cilâsı Zikrullah ve Hz. Kur’an-ı okumaktır.” buyururlar.               Gafletle kararan kalpler, ancak zikirle aydınlığa kavuşur. Fani evlerini aydınlatmak için çeşitli masraflar yapan insanların kalp evlerini karanlıkta bırakmaları ne kadar acıdır.            Gafletle çöken insan binasını iman ve İslâm nuru ile tamir edip, Zikrullah ile kalplerini tenvir edenlere mutluluklar diler bu azim devletten mahrum olanlara da Mevlâdan hidayetler niyaz ederiz.
        Gaflet, korkunç bir âfet olup âhiret hayatını öldürücü bir hastalıktır.               Gaflet, en ufak bir aldanmaktan, en korkunç küfür bataklığına varıncaya kadar tehlikeler saçan kötü bir rahatsızlıktır. İnsanların uğradıkları nice felaket ve sefaletler, gafletlerindendir.               Gaflet uykusunda olanları uyarmak aylarca uykusuz kalmış, bilâhere derin uykuya dalmış olan insanı uyandırmaktan daha zordur.               Gaflet, sahibini içmeden sarhoş eden bir içkidir. Gaflet içkisini içenlerin çoğu ancak öldükleri zaman ayılırlar.               İmam-ı Ali Kerremallahü Veche’nin “İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar.” buyurması ne kadar hikmetli bir sözdür.               Maddî hastalıkların tedavisi olduğu gibi manevî hastalıkların da tedavisi, usulleri vardır. Ne yazık ki, insanlar bunları arayıp bulup istimal edememektedir.               Sahibini helâk eden gafletin merkezi kalptir. Allah dostları, gafletten kurtulmanın yollarını şöyle zikrederler:               Ahiret âlimlerinin nasihatlerini dinlemek ve onların cehaletten ilme, gafletten kazaya, haramdan helâlâ, riyâdan ihlâsa, nefsin şerrinden Hakk’a, şeytandan Resulü Ekrem Efendimizin mübarek sünnetlerine, dünyadan ahirete, batıldan Hakk’a olan çağrı ve davetlerine kulak vermekle ve O ârif-i billâhtan duydukları ile amel etmekle ancak halâsı mümkün olur.               Resul-ü Ekrem efendimiz: “Ya Rab! Bana ölüm sarhoşluğunu kolay eyle” diye sık sık dua buyurmaları bizim için ne büyük bir derstir.               Mücerret ölümü bilmek değil, ona hazırlanmaktır.               Ölüm; sabileri yetim, çiftleri tek, malları miras kalan ve kişiyi evlâdından, ezvacından, akraba ve ahbaplarından ayırıp, garip kılandır.               Ölümü daima zikreden, hatırından hiçbir zaman çıkarmayan insan günah yapamaz; düşünür ki, bir gün yalnız karanlık bir kabre gireceğini; orasının cennet bahçelerinden bir bahçe olabileceği gibi cehennem çukurlarından bir çukur da olabileceğini ve orada insanın arkadaşının sadece ameli olduğunu tefekkür ve tezekkür eder.                 Değerli okurlarım               Şu muhakkak bilinmelidir ki, kişinin selâmeti, zaferi, necatı; kalbini küfür karanlıklarından, cesedini de isyan, fısk ve tuğyan gibi kötülüklerden temizlemesi ile mümkündür.               Cenab-ı Hakk bir âyet-i kerimesinde: “Muhakkak temizlenenler felah buldu.” buyurur. Temizlik sadece su ile olmaz. Kalpler su ile değil, nur-u ilâhi ile ancak temizlenir. Allah’a ibadetten gafil kalpler, helâk ve hüsranı azimededirler.               Nitekim, Cenab-ı Hakk bir âyet-i celilesinde: “Zikr-i ilâhiden uzak kalarak kararan kalpler için Veyl vardır.” buyurur.               Resülullah Efendimiz buyurur ki: “Demir paslandığı gibi insanların kalpleri de paslanır.” Bunun cilâsı nedir ya Resulüllah? diye sual buyrulunca “Kalbin cilâsı Zikrullah ve Hz. Kur’an-ı okumaktır.” buyururlar.               Gafletle kararan kalpler, ancak zikirle aydınlığa kavuşur. Fani evlerini aydınlatmak için çeşitli masraflar yapan insanların kalp evlerini karanlıkta bırakmaları ne kadar acıdır.            Gafletle çöken insan binasını iman ve İslâm nuru ile tamir edip, Zikrullah ile kalplerini tenvir edenlere mutluluklar diler bu azim devletten mahrum olanlara da Mevlâdan hidayetler niyaz ederiz.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.