HASTA NE YAPSIN, DOKTOR NE YAPSIN?

Sabah erken saatte gider hastaneye… Çünkü erken giderse sıraya girer muayene için… Gece aniden rahatsızlanmış, o nedenle randevu almamış. Zaten günübirlik değil ertesi güne bile randevu alabilmek imkânsız. Oda onun için erken gitmiş sıra almaya… Doktorun polikliniğine vardığında hayrette kalmış. O erken gittim zannediyor, hâlbuki ondan önce onlarca kişi gelmiş, kayıt olmayı bekliyorlar. Bekliyor, nihayet kayıt yapacak sekreter geliyor. Sıra gelip kayıt yaptırmak için odaya girdiğinde küçücük bir oda, hiçbir taraftan gün yüzü görülmüyor. Aklına şu geliyor. Zavallı sekreter sekiz saat güngörmez ışık almaz bu oda da. Allah kolaylık versin deyip kaydını yaptırıyor. Hem de erken geldi ama randevulular, önceki kayıtlılar onu ancak ellinci sıraya kayıt yapıyorlar. Dışarı çıkıp yine bekliyor. Çünkü doktorun gelmesine daha bir saate yakın zaman var. Nihayet saat dokuz a doğru geliyor doktor. O yığılan hastaları görünce: Bugün işimiz yine zor dercesine bakıp, tebessüm etmeye çalışarak giriyor odasına… Tek tek çağırılmaya başlanıyor hastalar. Bir, beş, on, yirmi, otuz, kırk derken ellinci hastaya geliyor sıra… İçeri giriyor: Ona sorarsan doktor ondan daha yorgun, ondan daha bitkin. Yinede tebessümle karşılamaya çalışıyor hastasını. Kolay mı tek tek elli hasta ile ilgilenmek, onların dertlerini dinleyip, derman olmaya çalışmak. Daha şu ana kadar elli hasta, bundan sonra ne kadar daha hasta kayıt oldu bilinmiyor. Şimdi yine soruyoruz. Hasta ne yapsın, doktor ne yapsın? Allah onlara sabır ve kolaylık versin… Sizde kalın yine sağlıcakla.