ORUÇ İBADETİ VE RAMAZAN-I ŞERİF'İN FAZİLETİ
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
02.06.2016 - 18:34
A PHP Error was encountered
Severity: Notice
Message: Trying to get property 'tamsayfa' of non-object
Filename: tema3/haber.php
Line Number: 63
Backtrace:
Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/views/tema3/haber.php
Satır: 63
Fonksiyon: _error_handler
Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/application/controllers/Haber.php
Satır: 157
Fonksiyon: view
Dosya: /home/admin/web/yildizhaber.com.tr/public_html/index.php
Satır: 334
Fonksiyon: require_once
, Güncelleme:
30.10.2020 - 19:15
3217+ kez okundu.
ORUÇ İBADETİ VE RAMAZAN-I ŞERİF'İN FAZİLETİ
Cenab-ı Hak Bakara Suresi’nin 183.
Ayet-i Kerimesi’nde şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler, Oruç sizden önce
gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki
muhafaza olunursunuz.”
Hicretten bir buçuk sene sonra, Şa’ban Ayı’nın onuncu günü farz kılınan
Oruç ibadeti, İslam’ın üzerene bina kılındığı beş temelden biridir. Zira
Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Mebani-i
İslam Hadisi” diye meşhur olan hadis-i
şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “İslam beş temel üzerine bina
kılınmıştır: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v)’in Allah’ın
Rasülü olduğuna şahadet etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekatı hakkıyla vermek,
Ramazan orucunu tutmak ve gücü yetiyorsa Allah’ın evi Ka’be’yi haccetmek”
Oruç, din-i celil-i islam’ın en büyük rükünlerinden ve şer’-i şerif’in
en kuvvetli kanunlarındandır. Nefs-i emmare bu mücahede ile terbiye olunur.
Fenalığa olan hırslar oruçla teskin edilir. Yukarıda mealini verdiğimiz ayet-i
kerimede geçen “umulur ki muhafaza olunursunuz” ifadesi şu şekilde tefsir
olunmuştur: “Oruç sayesinde nefsinize ve şehvetlerinize hâkim olmak melekesini
kazanarak, günahlardan ve tehlikelerden sakınıp mertebe-i takvaya
erebilirsiniz.”
Aziz
okuyucularım
Bir hadis-i kudsî’de Cenab-ı Hak
şöyle buyuruyor: “Oruçlu kişi yemesini, içmesini, cinsî arzusunu benim rızam
için terk eder. Oruç, doğrudan doğruya benim rızam için yapılan bir ibadettir.
Her iyiliğin karşılığı on misli sevap olduğu halde, orucun mükâfatını ben
vereceğim.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v) de oruçla alakalı olarak şöyle
buyurmuşlardır: “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz
söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa ‘ben
oruçluyum’ desin. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun
ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun
rahatlayacağı iki sevinç anı vardır. Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de
orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.”
Allah indinde böylesine müstesna
bir yeri olan oruç ibadeti Ramazan-ı Şerif Ayı’nda ifa edilir.
Zira Cenab-ı Hak orucun farz olduğunu
ifade buyurduğu ayet-i kerimenin devamında “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu
eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’ân’ın indirildiği aydır. Öyle ise
sizden ramazan ayını idrak edenler oruç tutsun.” buyurmaktadır.
Cenab-ı
Hakk’ın, dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermek üzere bütün insanlığa
ikram ettiği Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân, bu ayda nazil olmaya başladığı için
Ramazan-ı Şerif Ayı çok kıymetli, şerefli ve mübarek bir aydır. Bu ay ile
alakalı olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v), şaban-ı şerif’in son gününde
ashabına bir hutbe irad etmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Muhakkak ki büyük ve
mübarek bir ay sizi gölgeledi. Öyle bir ay ki içerisinde, bin aydan hayırlı
olan Kadir Gecesi bulunur. Cenab-ı Hak, onun orucunu farz, gece kılınan (teravih) namazını da nafile
kıldı. Bu ayda hayırlı bir hasletle Allah’a yaklaşan kimse, sair aylarda bir
farz eda etmiş kimse gibi sevap alır. Bu ayda bir farz eda eden kimse ise, sair
aylarda yetmiş farz eda etmiş kimse gibi mükafat kazanır. Bu öyle bir aydır ki, onda müminin rızkı
ziyadeleştirilir. Bu ayda kim bir oruçluya iftar ettirirse, bu ameli sebebiyle
onun günahları mağfiret olunur ve cehennemden azad edilir. Ve iftar ettirdiği
oruçluya verilen sevabın aynısı, oruçlunun sevabından hiç bir şey eksilmeksizin
kendisine de verilir.
Bunun üzerine Sahabe-i Kiram: “Ya Rasülellah!
Hepimizin elinde oruçluya iftar ettirecek bir şey yok.” buyurunca Peygamber
Efendimiz (s.a.v), “Allah azze ve celle bu sevabı, oruçluya bir hurma, bir
yudum su ve süt ile iftar ettirene de verir. Bu öyle bir aydır ki, evveli
rahmet, ortası mağfiret ve ahiri cehennemden azattır. buyurmuşlardır.
Başka bir hadis-i şerifte de “Ramazan
ayı girince cennetin bütün kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve
şeytanlar zincire vurulur.” buyurulmaktadır.
Değerli
okurlarım
Önümüzdeki Pazar’ı Pazartesi’ye
bağlayan gece idrak edeceğimiz, ilk teravih namazını kılacağımız ve faziletlerini
saymakla bitirmenin mümkün olmadığı Ramazan-ı Şerif ayını ganimet bilmeli ve bu
aydan elimizden geldiği kadar istifade etmeye çalışmalıyız. Bu ayda en az bir
Kur’ân Hatmi okumalı, teravih namazları ile gecesini ihya etmeliyiz. İmamı Rabbânî Hz. Mektûbât-ı Şerifesi’nde,
Ramazan ayının ehemmiyeti ve ihyası ile alakalı olarak şöyle buyuruyorlar: “Kim
ki bu ayda hayırlara ve salih amellere muvaffak kılınırsa bu muvaffakiyet
senenin tamamında onun arkadaşı olur ve eğer bu ay manevi dağınıklık ile
geçerse, senenin tamamı da dağınıklık üzere geçer.”